Ehlibeyt

Makaleyi PDF formatında kaydet



Ehlibeyt (Arapça: اَهل البَیت) kavramı hem İslam tarihi açısından hem de inanç meselelerinde üzerinde sıkça durulan özel kavramlardandır. Bu kavram Kur'anı Kerim'de yer almakla birlikte yüzlerce rivayette de yer almış ve Müslüman düşünürler (Şii-Ehli Sünnet) bu kavram hakkında birkaç farklı görüşü savunmuşlardır. Ancak Ehlibeyt'in kimler olduğu hakkındaki düşüncelerde en net ve belirgin kişiler Allah Resulü (s.a.a), Hz. Ali (a.s), Hz. Fatıma (s.a), Hz. Hasan (a.s) ve Hz. Hüseyin'dir (a.s).ahlbait


Lügat ve Istılahta Ehlibeyt

[Düzenle]
"Ehl" kelimesi izafet olduğu şeyle tanımlanır. Örneğin, "ehl-ül kura" şehir halkı ve orada oturanlar, "ehl-ül şey" bir şeye sahip olanlar, "ehl-ul kitap" kitaba uyanlar ve onu okuyanlardır. Yine "ehl-ut Tevrat" ve "ehl-ul İncil" Tevrat ve İncil'e uyanlara denir. Bu tabirlerden bazıları Kur'an-ı Kerim'de de kullanılmıştır.
[1] el-Enba bima fi kelimat-il Kur'an min Evza -Muhammed Cafer Kerbasi- s. 241-242, Necef-ul Eşref- Vifak basımı

"Ehl-ur Recul" kişinin aşireti ve akrabaları ve halkın ona en yakın olanı, soydaşı veya dindaşıdır.
Allah Teala buyuruyor ki: "Ehl-u ayaline namazı emret. "
[6] Taha, 132.    
Burada ehl-u ayalden maksat akrabaların ve soy bakımından seninle ilişkisi olanlardır.
Yine Hz. Nuh'un (a. s) oğluna işaret ederek buyuruyor ki: "Ey Nuh! O senin ehlinden değildir. "
[7] Hud, 46.    
Oysa soy bakımından Hz. Nuh'un (a. s) oğlu onun ehli sayılıyordu. Ancak Allah Teala onun yolunda hareket edenlerden olmadığını kastetmiştir.
Ve kişinin ehlibeyti, onun akrabaları ve soydaşlarıdır. Kur'an-ı Kerim'de Hz. İbrahim'in (a. s) evlatlarına ve evlatlarının evlatlarına "Ehlibeyt" tabiri kullanılmıştır: "Allah'ın rahmeti ve bereketleri sizin üzerinize olsun ey Ehlibeyt! "
[9] Hud, 73.    


← İslam Dünyasında Ehlibeyt


Müslümanlar arasında ise "Ehlibeyt" tabiri naslara uyularak Resulullah'ın (s. a. a) evlatları hakkında kullanılmıştır. Onlar "Kisa hadisi"nde ve diğer hadislerde olduğu gibi, Hz. Muhammed (s. a. a) , Ali, Fatıma, Hasan, Hüseyin ve haklarında Tathir ayeti inen kişilerdir: "Ey Ehlibeyt! Allah sizden her türlü çirkinliği gidermek ve sizi tertemiz yapmak ister. "
[11] Ahzab, 33.    
[13] Süneni Tirmizi, "Tefsir" kitabı, c. 5, s. 351/3205.
[14] Mesabih-us Sunen (Beğavi) , c. 4. s. 183/4796.
[15] Cami-ul usul, c. 9, s. 155/6702.
[16] Cami-ul usul, c. 9, s. 155/6703.
[17] Cami-ul usul, c. 9, s. 155/6705.
[18] Müsned-i Ahmed, c. 4 s. 107.
[19] Müstedrek-ul Hakim, c. 2 s. 416.
[20] Müstedrek-ul Hakim, c. 3, s. 147-148.

Onlara Peygamberin Âl-i veya itreti de denir. "Âl" kelimesi "Ehl" sözcüğünden alınmıştır. "Âl" sözcüğünün aslı "Ehl"dir. Arapça'da "ha" harfi hemzeye dönüşmüş ve "eel" olmuştur. İki hemze yan yana gelince de ikinci hemze Elif'e dönüşmüştür.

← İtret Nedir


İtret, bir kökten çıkan yeni fidanlara denir; bu kelime sonradan insanın öz soyundan olan akrabalarına denilmiştir. İbni Menzur da "Ben sizin aranızda iki paha biçilmez emanet bırakıyorum: Allah'ın kitabı, Ehlibeytim olan itretim... " hadisine dayanarak itretin Ehlibeyt olarak tanıtıldığını vurgulamıştır.
Fakat kişinin ehliyle, ehlibeyti arasında fark vardır. Lügatte mecazi olarak kişinin ehli, onun eşi anlamında da kullanılır. Zubeydi, Tac-ul Urus kitabında der ki: “Kişinin eşine onun ehli tabiri kullanılması mecazidir. ”
Ancak kişinin ehlibeyti, aynı soy altında toplanan soydaşlardır ve ehlibeyt Resulullah'ın (s. a. a) soyundan gelenler olarak meşhur olmuştur.
[26] Mufredat-ur Ragıb, s. 29, "ehl" sözcüğü.

Kitap ve Sünnette Ehlibeyt

[Düzenle]

Kitap ve sünnette "Ehlibeyt" kelimesinin özel bir anlamı vardır. Ehlibeyt'ten maksat Resulullah (s. a. a) İmam Ali, Fatımat-uz Zehra, Cennet gençlerinin efendileri Hasan ve Hüseyin'dir (Allah'ın selamı onların üzerine olsun); bunlara İmam Hüseyin’in (a. s) soyundan gelen dokuz masum İmam da eklenir. İşte bunlar halkın Peygambere (s. a. a) en yakın olanı, ilim bakımından ona en has olanı, onun dinini en iyi bileni, onun sünnet ve gidişatını en iyi tanıyanlardır.
Bu alanda Ehli Sünnet ve Şia kanallarıyla Resulullah'tan (s. a. a) nakledilen ve sarih bir şekilde Ehlibeyt'in kimler olduğu isimleriyle açıklayan bir çok rivayetler vardır;
[27] Yenabi-ul Mevedde -Kunduzi-i Hanefi- c. 3 1/281, Dar-ul usve basımı, 1. baskı.
ayrıca İmamiye Şiası’na göre onların birbirinden sonra imam olduklarına belirten mütevatir naslar vardır; bu ise Sahih-i Buhari ve Sahih-i Müslim’de Resulullah'tan (s. a. a) rivayet edilen "İmamların sayısı on ikidir ve hepsi de Kureyş'tendir"
[28] Sahih-i Buhari, c. 9, 75/147, istihlaf babı, Beyrut -Alem-ul Kutub, 5. baskı.
[29] Sahih-i Müslim, c. 4, s. 1883.
hadisiyle tamamen bağdaşmaktadır. Ehlibeyt sadece Şia'nın on iki imamıyla uyum içerisindedir. Resulullah'ın (s. a. a) eşleri, takipçileri ve akrabaları o hazrete her ne kadar yakın olsalar da bu kavram içerisine girmezler. Kur'an-ı Kerim'in buyruğu, Resulullah'ın (s. a. a) sünneti, sahabe, tabiin ve ravilerin nakli hepsi bu doğrultudadır.

← Rivayetlerde Ehlibeyt


Ümmü Seleme'den şöyle nakledilir: "Ey Ehlibeyt, Allah sizden, kiri gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor" ayeti inince Resulullah (s. a. a) birini Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin'in peşine gönderdi ve "bunlar benim Ehlibeytimdir" buyurdu.
[30] el-Mustedrek-u ala-s Sahiheyn, c. 3, s. 158/4705.
[31] Sünen-ul Kubra -Beyhaki- c. 7/63

Aişe'den ise şöyle nakledilir: "O (Ali) Resulullah'ın (s. a. a) yanında en sevimlisiydi. Ben Resulullah'ın (s. a. a) onu, Fatıma'yı, Hasan ve Hüseyin'i abasının altına aldığını ve sonra, "Allah'ım! Bunlar benim Ehlibeytimdir" dediğini gördüm.
[32] Tercemet-u İmam Ali (a. s) min Tarih-i Medinet-i Dimeşk, c. 2, s. 163-164/642.
[33] Şevahid-ut Tenzil li Kavaid-ut Tefsil, Hakim Haskani c. 2, s. 61/682-684.
[34] Mecma-u İhya-i Sekafet-il İslamyye.
[35] 1. baskı
[36] Umdet-ul Uyun-i Sihah-il Ahbar fi Menakıb-ı İmam-il Ebrar, İbniBitrik- 40/23, Kum- Neşr-ul İslamiyye basımı.

İmam Ali’nin (a. s) Tathir ayeti nazil olduktan sonra şöyle dediği rivayet edilir: "Bunun üzerine Resulullah (s. a. a) buyurdu ki, ey Ali! Bu ayet senin, evlatların ve evlatlarından olacak imamların hakkında nazil olmuştur. "
[37] Kifayet-ul Eser Fin Ness-i ala'l Eimmet-il İsna Aşer -Ebu'l Kasım-ı Hazzaz-ir Razi- s. 156, Kum- Neşr-i İslami basımı.


← Beyt Kavramı


"Ehlibeyt" sözcüğündeki "beyt" kelimesinden maksat "ev" değildir; bundan maksat risalet ve Peygamberlik hanedanıdır ve Ehlibeyt ise Peygamberlik ve risalet hanedanında eğitilen, ilim ve taharet hanedanında yetişen kişilerdir. Bunlar ilim bakımından hem Peygamber hanedanının ilminin varisi hem de ilahi irade gereği vehbî ilimlere mazhardırlar. Bu nedenle onların bütün soruları cevaplandırdıklarını, bütün problemleri hallettiklerini, bütün dini ve bilimsel alanlarda insanların onlara yöneldiklerini ve diğerlerinin ilim ve marifette hangi derecede olursa olsun böyle olmadıklarını görmekteyiz.
Resulullah (s. a. a) "Allah'ın onların yüceltilmesine ve isminin zikredilmesine izin verdiği evlerdedir. "
[38] Nur, 36.    
ayetini okuyunca bu evlerin hangi evler olduğu sorulduğunda "bunlar Peygamberlerin evleridir" buyurduğu, bunun üzerine Ebubekir'in, ya Resulullah! Bu ev -Ali ve Fatıma'nın evi- de o evlerden midir? diye sorduğu ve Resulullah'ın (s. a. a) "Evet, onların en faziletlisidir" buyurduğu rivayet edilir.
[39] ed-Dür'ül Mensur, c. 5, s. 50.
[40] Ruh-ul Meani -Alusi- c. 18, s. 174.
[41] Şevahid-ut Tenzil, c. 1 s. 567-568

Emirulmüminin Ali’den (a. s) ise şöyle rivayet edilir: "Biz nübüvvet evi, hikmet madeni, yeryüzündekilerin amanı ve talep edenin kurtuluşuyuz. "
[42] ed-Dür'ül Mensur, c. 1, s. 310.

İmam Hüseyin (a. s) da "Biz nübüvvet hanedanıyız" buyurmuştur.
[43] Maktel-u İmam Hüseyin -Harezmi- c. 1, s. 184, Kum -Mektebet-ul Mufid basımı.
[44] el-Luhuf fi katl-et Tufuf -İbniTavus- s. 10, Kum- Mektebet-ud Daveri


← Tathir Ayetinde Ehlibeyt


Tathir ayetinden maksat; "... Allah siz Ehlibeyt'ten her türlü çirkinliği gidermek ve sizi tertemiz kılmak ister" ayetidir.
[45] (Ahzap, 33).

Hadis ve tefsir kaynakları, haklarında bu ayetin indiği Ehlibeyt'ten maksadın Allah'ın elçisi Muhammed, Ali b. Ebu Talip, Fatıma-i Zehra ve Resulullah'ın (s. a. a) iki torunu Hasan ile Hüseyin (Allah'ın selamı onların üzerine olsun) olduğunu vurgulamışlardır.
Müslim, Sahih'inde kendi senediyle Aişe'den şöyle nakletmiştir: "Resulullah (s. a. a) üzerinde siyah kıldan dokunmuş bir aba olduğu halde dışarı çıktı. O sırada Hasan b. Ali yanına geldi onu abanın altına aldı, sonra Hüseyin'de gelerek onunla birlikte abanın altına girdi. Sonra Fatıma geldi, onu da abanın altına aldı ve daha sonra Ali geldi, onu da abanın altına alarak, "Ey Ehlibeyt! Ancak Allah sizden her türlü kötülüğü gidermek ve sizi tertemiz kılmak diler" ayetini okudu.
[46] Sahih-i Müslim, Fezail-us Sahabe kitabı, c. 4, 1883/2424.

Fahr-i Razi de bu rivayeti kendi tefsirinde kaydettikten sonra şöyle diyor: Bilinmesi gerekir ki Müfessirler ve muhaddisle r arasında bu rivayetin sahih olduğunda ittifak vardır.
[47] Tefsir-ul Kebir, c. 8, s. 85, Al-i İmran suresinin 61. ayetinin tefsirinde.

Tirmizi ise kendi Sünen'inde Ümmü Seleme'nin rivayetini şöyle açıklamıştır: "Resulullah (s. a. a) abasını Hasan'ın, Hüseyin'in, Ali ve Fatıma'nın üzerine örterek buyurdu ki: "Allah'ım! Bunlar benim Ehlibeytim ve savunucularımdır; onlardan her türlü kötülüğü gider ve onları tertemiz kıl. "
Bunun üzerine, "Ben de onlardan mıyım ya Resulullah?! " diye sordum. O hazret, "sen hayır üzeresin" buyurdu.
[48] Sünen-i Tirmizi, c. 5, s. 351/3205.
[49] Kitab-u Tefsir, c. 5, s. 663/3787.
[50] Kitab-u Tefsir, c. 5, s. 669/3871, kitab-ul Menakıb.

Hakim, Müstekrek'te Ümmü seleme'den şöyle nakletmiştir: “Benim evimde, "Ey Ehlibeyt! Allah ancak sizden her türlü kötülüğü gidermek ve sizi tertemiz kılmak ister" ayeti nazil oldu. Bunun üzerine Resulullah insanları (s. a. a) Ali, Fatıma, Hasan, Hüseyin'in" peşine gönderdi ve "Bunlar benim Ehlibeytimdir" buyurdu. ”
Hakim, “Bu hadis Buhari'nin şartıyla sahihtir. ” demiş fakat onu tahriç etmemişlerdir.
[51] el-Müstedrek-u ala's Sahiheyn, c. 3 s. 146.

Vasile b. Aska diyor ki: Ben Ali'ye gittim; Fakat onu bulamadım. Bunun üzerine Fatıma (s. a) , "Ali Resulullah'ı (s. a. a) çağırmaya gitti" dedi. Sonra Resulullah'la (s. a. a) gelip içeri girdiler; ben de onlarla birlikte içeri girdim. Sonra Resulullah (s. a. a) Hasan'la Hüseyin'i çağırarak her birini bir dizi üzerine oturttu. Fatıma'yla kocası da odasından çıkıp yaklaştı. Sonra onların üzerine bir elbise örterek "Ey Ehlibeyt! Allah sizden her türlü kiri gidermeyi ve sizi tertemiz kılmayı diler. " ayetini okudu ve sonra da "Bunlar benim Ehlibeytimdir; Allah'ım! Ehlibeytimin buna diğerlerinden daha fazla hakkı var. "
Hakim, “Bu hadis iki şeyhin şartıyla sahihtir” demiş fakat bu hadisi onlardan tahriç etmemiştir. "
[52] Müstedrek, c. ,3 s. 146- 147.


← Raviler Arasında ve İslam Kaynaklarda Kisa Hadisi


Tathir ayetini açıklayan Kisa hadisini sahabe, tabiinin ileri gelenlerinden büyük bir grubu Ehli Sünnet kaynaklarından rivayet ederek bu ayetin Resulullah'ın (s. a. a) elbisesi altına aldığı beş kişi hakkında indiğini vurgulamıştır.
Enes b. Malik, Berra b. Azib, Resulullah'ın kölesi Sevban, İmam Hasan b. Ali (a. s) , Resulullah'ın (s. a. a) kölesi Hamra, Hekim b. Sa'd, Hemmad b. Seleme, Dehye b. Halifet-i Kelbi, Ebu Derda, Zeyd b. Erkam, Zeynep b. Ebu Seleme, Sa'd b. Ebu Vakkas, Ebu Sa'd-ı Hudri, Ümmü Seleme, Şeddad b. Ammar, Şehr b. Huşeb, Aişe, Abdullah b. Cafer, Abdullah b. Abbas, Ümmü Seleme'nin kölesi Abdullah b. Muin, Ata b. Ebu Ribah, Ata b. Yesar, Atiyyet-il Ufî, İmam Ali b. Ebutalip (a. s) , İmam Ali b. Hüseyin Zeynelabidin (a. s) , Ömer b. Ebu Seleme, Umret binti Efa, Kutade, Mucahid b. Cebr-il Mekkî, Muhammed b. Sevka, Ebu Muaddil-i Tafavî, Muakkal b. Yesar, Vasile b. Eska ve diğerleri.
[53] Müsned-i Ahmed, c. 2, s. 18.
[54] Müsned-i Ahmed, c. 3, s. 285.
[55] Müsned-i Ahmed, c. 3, s. 359.
[56] Müsned-i Ahmed, c. 6, s. 292.
[57] Müsned-i Ahmed, c. 6, s. 296.
[58] Müsned-i Ahmed, c. 6, s. 298.
[59] Müsned-i Ahmed, c. 6, s. 304.
[60] Müsned-i Ahmed, c. 6, s. 323.
[61] Taberî tefsiri, 22, 5-7 bunu on dört kanatla rivayet etmiştir.
[62] Kurtubî tefsiri¸ c. 14, s. 182.
[63] İbniKesir tefsiri, c. 3, s. 492-495, bunu on dokuz kanalla rivayet etmiştir.
[64] Bahu-ul Muhit, c. 7, s. 228.
[65] Dürr-ül Mensur, c. 5, s. 198-199
[66] Feth-ul Kadir, c. 4, s. 349-350, bu kaynakta "bu Cumhurun görüşüdür. " demiştir.

Şii müfessirler ve mühaddisler bunu imam Ali’den (a. s) , oğlu İmam Muhammed b. Ali Bâkır'dan (a. s) , İmam Cafer b. Muhammed Sadık'tan (a. s) ve İmam Ali b. Musa Rıza'dan (a. s) nakletmişlerdir.
Yine bu, Ebu Esved Dueli'den, Enes b. Malik'den, Cabir b. Abdullah Ensari'den, Resulullah'ın (s. a. a) kölesi Ebu Hamra'dan, Ebuzer Gaffari'den, Sad b. Ebu Vakkas'tan, Ebu Sa'd Hudrî'den, Abbas'tan, Ata b. Yesl'den, Atiyye-i Ufi'den Ali b. Zeyd'den, Ömer b. Meymun Evdi'den, Vasile b. Eska'dan ve diğerlerinden nakledilmiştir.
[67] Tefsir-i Fırat-ı Kufî, s. 121, Necef- Haydariye basımı.
[68] Tefsir-i Heberî, s. 297, 311, Al-u Beyt basımı, 1. baskı.
[69] Tefsir-i Tibyan, c. 8, s. 339.
[70] usul-u Kâfî -Kuleynî- c. 1, s. 286, 287/1 Beyrut- Dar-ul Edva basımı, 3. baskı.
[71] Kemal-ud Din ve Temam-un Ni'met- Şeyh Seduk, c. 1, s. 278/25, Neşr-i İslami müessesesi, 3. baskı.
[72] Se'd-us Suud -İbniTavus- s. 31-46.
[73] Nehc-ul Hak ve Keşf-us Sıdk- Allame Hilli- c. 1, s. 88, Neşr-u İslamî müessesesi, 3. baskı.
[74] Sırat-ul Müstakim ilâ Müstehakkey-it Takdim -Zeynuddin-i Amili-i Nebatî, c. 1, s. 184-188, Mektebet-ul Murtezeviyye basımı, 1. baskı.
[75] Ğayet-ul Meram fi ilk-il Kelam -Emedî, s. 259- Kahire.

Burada şunu da hatırlatalım ki: Ehlisünnet, Kisa hadisini kırkı aşkın kanalla Şia ise otuzu aşkın kanalla nakletmiştir.
[76] Tefsir-ul Mizan -Allame Tabatabaî- c. 16, s. 311, Beyrut- Ellemi müessesesi, 2. baskı.


←← Kisa Hadisinin Kaynakları


Kisa hadisini kaydeden ve Tathir ayetinin Resulullah'ın (s. a. a) abasının altına almış olduğu beş kişi hakkında indiğini açıkça vurgulayan kaynakların sayısı oldukça fazladır; biz burada Ehli- sünnet kaynaklarından bazılarını zikretmekle yetineceğiz:
1- Müsned-i Ahmed b. Hanbel, c. 1; s. 331; c. 3, s. 285; c. 4, s. 107; c. 6, s. 292, 296, 298, 304, Beyrut- Dar-ul Fikr.
2- Fezail-us Sehabe -Ahmed b. Hanbel- c. 2, s. 66- 67/ 102 cv. Beyrut-er- Dar-ul Mekteb-il ilmiyye
3- Tarih-ul Kebir/ Buharî, c. 1, ikinci bölüm, s. 69-70 ve 110, Beyrut- Dar-ul Mekteb-il ilmiyye.
4- Sahih-u Muslim, c. 4, 1883/ 2424, Beyrut- Dar-ul Fıkıh basımı, 2. baskı.
5- el-Cami-us Sahih lil Tirmizî, c. 5, s. 351, 352, 663, 699, Beyrut Dar-u İhya-it Turas-il Arabi basımı.
6- Hasais Emirulmüminin (a. s) Nesaî- s. 37, 49 vs. Kuveyt-Mektebet-ul Muella basımı, 1. baskı.
7- el- Mu'cem-ul Kebir/ Teberanî- c. 3, s. 46/ 2662 ve c. 3, s. 47/ 2666 ve c. 3, s. 49/ 2698 Bihar-ul Envar, c. sayısı fazla olan diğer adresler. Beyrut- Dar-u İhya-i Turas-il Arabî, 2. baskı.
8- el- Mu'cem-us Sağir/ Teberanî- c. 1, s. 135 Beyrut- Dar-ul Kutub-il İlmiyye.
9- Ensab-ul Eşraf/ Belazurî- c. 2, s. 104, Beyrut- Müesseset-ul E'lemi, 1. baskı.
10- Mesabih-us Sünne/ Beğavî- c. 4, s. 183/ 3796 Beyrut-Dar-ul Marifet, 1. baskı.
11- Mualim-ut Tenzil/ Beğavi- c. 4, s. 464, Beyrut- Dar-ul Fikr.
12- el-İhsan bi Tertib-i Sahih-i/ İbniHebban, c. 9, s. 61/ 6937, Beyrut-Dar-ul Kutub-ul ilmiyye, 1. baskı.
13- Müşkul-ul Asar/ Tahamî-, c. 1, s. 332, Dar-u Sadir-Beyrut, 1. baskı.
14- Ikd-ul Ferid/ İbniAbdurabbih-i Endulosî, c. 4, s. 311. Dar-ul Kutub-il Arabi-Beyrut.
15- el-Müstedrek-u ale's Sahihayn/ Hakim Nişaburî, c. 2, s. 416 ve c. 3, s. 133, 146, 147, 158, 172, Dar-ul Fikr-Beyrut.
16- Esbab-un Nuzul/ Vahidî, s. 203, Dar-ul Kutub-il Arabiye-Beyrut, 1. baskı.
17- el-İstiyab fi Marifet-is Sehabe/ İbniAbdulbir, c. 3, s. 1100, Dar-ul Ceyl-Beyrut, 1. baskı.
18- Tarih-i Bağdad/ Hatib Bağdadî, c. 10, s. 278/5396, Dar-ul Kutub-il Arabî-Beyrut.
19- Tefsir-i Buharî, c. 5, s. 259, Dar-ul Marifet-Beyrut.
20- Usd-ul Gabe fi Marifet'is Sehabe/ İbniEsir, c. 2, s. 10, 13, 19, 21 ve c. 4, 46-47; c. 4, s. 110; c. 5, s. 497; c. 6, s. 78-79, Dar-u İhya-i Turas-il Arabî-Beyrut.
21- Cami-ul Usul/ İbniEsir-i Cezrî, c. 9, s. 155/6702 ve 6703.
22- Ahkam-ul Kur'an/ Cusas, c. 3, s. 529, Mektebet-ut Ticariye-Mekke-i Mükerreme.
23- Ahkam-ul Kur'an/ İbniArabî, c. 3, s. 1538, Dar-ul Marifet-Beyrut.
24- Tezkiret-ul Havas/ Sıbt İbniCevzî, s. 233, Ehl-i Beyt (a. s) Müessesesi-Beyrut.
25- el-Keşşaf/ Zamehşeri, c. 1, s. 369, Dar-ul Kutub-il Arabiye-Beyrut, 3. baskı.
26- Mefatih-ul Ğayb/ Razî, c. 8, s. 71.
27- Tercemet-ul İmam Ali (a. s) min Tarih-i Dimeşk/ İbniAsakir, Muhammed Bâkır Mahmudî incelemesi, c. 1, s. 273-274/ 322, Dar'ut Tearuf-Beyrut, 1. baskı. Ve Tercemet-ul İmam Hüseyin (a. s) , s. 61-77; Mahmudî müessesesi-Beyrut, 1. baskı.
28- Minhac-us Sünne/ İbniTeymiyye, c. 3, s. 4, c. 4, s. 20, Mektebet-ul İlmiyye-Beyrut.
29- Tarih-ul İslam/ Zehebî, c. 3, s. 44 ve c. 5, s. 95-96, Dar-ul Kutub-il Arabiye-Beyrut, 1. baskı.
30- Siyer-u A'lam-in Nubela/ Zehebî, c. 2, s. 122 ve bunun Sahih'i, Risalet müessesi-Beyrut, 1. baskı.
31- el-Bidayet-u ve'n Nihaye/ İbniKesir, c. 7, s. 338, Dar-ul Fikr-Beyrut, 3. baskı.
32- el-İsabe fi Temyiz'is Sehabe/ İbniHacer, c. 4, s. 270, Dar-ul Kutub-il İlmiyye-Beyrut.
33- Mecma-uz Zevaid ve Menba-ul Fevaid/ Heysemi, c. 7, s. 91, c. 9, s. 119, 121, 146, 167-169, 172, Dar-ul Kutub-il Arabiye-Beyrut, 3. baskı.
34- Tehzib-ut Tehzib/ İbniHacer-i Askelanî, c. 2, s. 297, Haydarabad-Hindistan, 1. baskı.
35- İtkan/ Siyuti, c. 4, s. 277, Menşurat-ir Reziy-Kum, 2. baskı.
36- ed-Durr-ul Mensur/ Siyuti, c. 5, s. 198, 199, Ayetullah Necefi Meraşî'nin bürosu-Kum.
37- Sevaik-ul Muhrika/ İbniHacer Heysemi, s. 139, 143, 144, 229, Mektebet-ul Kahire-Mısır, 2. baskı.
38- Kenz-ul Ummal/ Muttaki Hindi, c. 13, s. 163/ 36496 ve diğerleri, er-Risale Müessesesi-Beyrut, 5. baskı.
39- Feth-ul Kadir/ Şevkani, c. 4, s. 349-350, Dar-ul Marifet-Beyrut, 2. baskı.
40- Tathir ayetinde Ehl-i Beyt'in (a. s) faziletleriyle ilgili bütün kitaplar.
Bu alanda, bu yazıda değinemeyeceğimiz daha nice kayaklar var; bu kaynakların tümü Ehlibeytin Resulullah (s. a. a) İmam Ali, Hz. Fatıma, İmam Hasan ve İmam Hüseyin olduğunu vurgulamaktadır. İmamiye Şiası da bu rivayeti kabul etmiş ve Şii uleması da bunda icma etmiştir.
[77] İmamiye ulemasının birçoğu teliflerinde Tathir ayetini özel bir şekilde kaydetmiştir.


←← Kisa Hadisinin Sıhhati


Kisa hadisinin ravileri sadece bu hadisi rivayet etmekle yetinmemiş, onlardan bir çoğu bu hadisin sahih olduğunu ve bunda şüphe edilmeyeceğini vurgulamıştır. Örneğin Ahmed b. Hanbel Müsned'inde, Hakim Nişaburî Müstedrek'inde, Zehebî Telhis-ul Müstedrek'te, Beyhaki Sünen'de ve...
Ulemadan bazısı, "müfessirler icma etmiştir" veya "Cumhur rivayet etmiştir" şeklinde tasrih etmiştir.
[78] Nehc-ul Hak, s. 173.

Kisa hadisinin sıhhatine tasrih edenlerden birisi de Ehlibeyt düşmanlığıyla tanınan, onların fazilet ve menkıbelerini gizlemekle meşhur olan İbni Teymiye'dir. O, Kisa hadisi hakkında diyor ki: "Kisa hadisi sahihtir; Ahmet ve Tirmizi bu hadisi Ümmü Seleme'den rivayet etmişlerdir. Müslim de kendi Sahih'inde bu hadisi Aişe'den rivayet etmiştir. "
[79] Minhac-us Sünne, c. 3, s. 4.
[80] Minhac-us Sünne, c. 4, s. 20.

Tathir ayetinin Ehlibeyt'e has olduğunu bildiren birtakım rivayetleri zikrettikten sonra diyor ki: "Allah Teala Ehlibeyt'ten her türlü kir ve kötülüğü temizlemek istediğini bildirince en has olanları, Ali ve Fatıma'yı -Allah onlardan razı osun- ve cennet gençlerinin efendilerini çağırdı; Allah, temizlenmiş olmayı ve Resulullah'ın en mükemmel duasını onlarda topladı. "
[81] Risalet-u Fazl-i Ehlibeyt Hukukihim -İbniTeymiyye.
[82] Ebu Turab Zahirî'nin taliki- s. 22, Dar-ul Kible li Sekafet-il islamiyye• Ehl-i Sünnet- Suudiyye, 1. baskı.

Zehebi ise Kisa hadisi hakkında şöyle diyor: Resulullah (s. a. a) Kisa ile Fatıma'yı, kocasını ve iki oğlunu yüceltti ve dedi ki: "Allah'ım! Bunlar benim Ehlibeytimdir. Allah'ım onlardan her türlü kötülüğü gider ve onları tertemiz kıl! "
[83] Siyer-u E'lam-in Nebla -Zehebî- c. 2, s. 122.


Ehlibeyt Kimlerdir

[Düzenle]
Tevatür haddine ulaşan sahih naslardan iyi bir şekilde anlaşılıyor ki Ehlibeyt'ten maksat, Tathir ayetinde zikredilen beş Kisa ashabından başkası değildir.
Haklarında Tathir ayeti inen Ehlibeyt kavramının sınırını belirlemek ve Tathir ayetinin onlar hakkında indiğini vurgulamak ve böylece Ehlibeyt kavramının diğerlerini de kapsamına aldığı sanısını engellemek amacıyla Resulullah (s. a. a) sadece onları Kisa altında toplamasına rağmen bazıları bu kavramda şüphe düşürmeye çalışmışlardır.
Tathir ayetindeki Ehlibeyt kavramından maksadın ne olduğu alanında diğer görüşler tefsir ve hadis kitaplarında belirtilen tathir ayetinin iniş sebebiyle çelişmekte ve ileride değineceğimiz gibi Resulullah'ın (s. a. a) buyruğu, fiili ve takririyle sergilenen sahih sünnetine ters düşmektedir.

← Ehlibeyt ve Peygamberin Eşleri


Bunlardan en önemli şunlardır:
Ehlibeyt'ten maksat sadece Resulullah'ın (s. a. a) eşleridir; çünkü ayetin akışı o hazretin eşlerinin durumunu açıklamaktadır. Bu görüş, İkrime Berberi ve Urve’ye nispet edilmektedir.
[84] Cami-ul Beyan, c. 22, s. 7.
[85] Tefsir-u İbni Kesir, c. 2, s. 483.
[86] Dürr-ül Mensur, c. 5, s. 198.
[87] Feth-ul Kadir, c. 4, s. 348-349.
[88] Siyer-u E'lak-un Nebla, c. 8, s. 208.
[89] Esbab-un Nüzul, s. 204.
[90] Sevaik-ul Muhrika, s. 143.
[91] Nur-ul Ebsar, s. 110.

Yine bu burada bu görüşten ayrılan başka bir görüş daha var; bu görüşe göre Ehlibeyt Ali, Fatıma, Resulullah'ın iki torunu Hasan ve Hüseyin ve o hazretin eşleridir.
[92] Sünen-ul Kubra, c. 2 s. 150.
[93] Feth-ul Kadir, c. 4, s. 350.
[94] el Câmi-ul Ahkam-il Kur'an, c. 14, s. 183.


←← Ehlibeyt Peygamberin Eşleridir İddiası


Resulullah’ın (s. a. a) eşlerine mahsus olduğu görüşü bazı yazarlar ve Tathir ayetinin Resulullah'ın (s. a. a) eşlerine hitabın akışında yer aldığına delil gösterenlerin yanında oldukça fazla revaç bulmuştur.

←←← İkrime'nin Rivayeti


Aşağıda, bu görüşün batıl olduğunu kanıtlayan en önemli noktalara değineceğiz:
1- Bu görüş İkrime, Mekatil ve Urve b. Zübeyr'e nispet verilmiştir. Oysa bu üç kişi yalancı ve Ehlibeyt'e düşman olmakla meşhurdur.
İkrime, Sıfriyye ve bir görüşe göre de Ebaziye haricilerindendir; dolayısıyla İmam Ali'yi (a. s) tekfir eden bir haricinin o hazreti, haklarında Tathir ayeti inen Ehlibeyt'ten sayması beklenemez; ayrıca İkrime yalancılıkla meşhurdur. Özellikle İbni Abbas aleyhinde sarf ettiği sözlerde. Abdullah b. Haris diyor ki: Ali b. Abdullah b. Abbas'ın yanına gittiğimde İkrime’ye “Bunun üzerine bunu dost mu ediniyorsunuz?! ” dedim. O ise, bu habis babını yalanlıyordu.
İbni Ömer'in kölesi Nafi'ye şöyle dediği rivayet edilir: Allah'tan kork; İkrime'nin İbni Abbas'ı yalanladığı gibi beni yalanlama
İbni Sirin, Yahya b. Main ve Malik onun hakkında "yalancıdır" demişlerdir.
Muhammed b. Sa'd ise, “Onun rivayet ettiği hadisle delil getirilmez” demiştir.
İşte bu nedenle Malik ondan rivayet etmeyi yasaklamış, ulemanın ileri gelenleri onun yalancı olduğuna tanıklık etmişlerdir.
İnanç bakımından ise fasit bir inanca sahipti; namazı önemsememekle tanınırdı. Eyyub'un yanında İkrime'nin namazı güzel bir şekilde yerine getirmediği söylendi. Bunun üzerine Eyyub, “O namaz kılıyor mu?! ” dedi.
Yine İkrime dinle alay etmekle tanınırdı. Bu da onun batıl sözlerinden kaynaklanıyordu. Bunlardan bazıları şöyledir: Bir gün Mescidi Nebevi'nin kapısında durmuştum, orada kafirden başka kimse yoktu!
İkrime haram müziği sever ve dinlerdi, oynardı, beyinsizdi; işte bu nedenle insanların ondan sakındığını ve cenazesini hiç kimsenin kaldırmadığını ve onun cenazesini dört siyahinin kaldırdığını görmekteyiz.
[95] Mizan-ul İ'tidal fi Nekd-ir Rical-Zehebi- c. 3, s. 93-96, Kahire- Dar-ul İhya-il Kutab-il Acabiyye, 1. baskı.
[96] Tehzib-ut Tehzib, c. 7, s. 263-273.
[97] Tabakat-ul Kubra -İbniSa'd- c. 5, s. 287-289, Beyrut -Dar-us Sadr.
[98] Şezaratuz Zeheb -Ebu Fellah Hanbeli- c. 1, s. 130, Kahire- Mektebet-ul Kadsî ez-Zuefa-ul Kebir-.
[99] Akilî el-Mekkî, c. 3, s. 373-374/ 1413, Beyrut- Dar-ul İlmiyye, 1. baskı.
[100] Vefeyat-ul E'yan -İbni Hallikan-, c. 3, s. 265, Kum- Menşurat-u Şerif Reziy, 2. baskı.
[101] el- Muğni fiz Zuefâ -Zehebî- c. 2, s. 438-439, Suriye-Dar-ul Mearif basımı, 1. baskı.


←←← Mekatil b. Süleyman'ın Rivayeti


Mekatil b. Süleyman da Hz. Ali'ye (a. s) düşman olma konusunda İkrime gibidir. Yine yalancılardan, terkedilenlerden” ve teşbihe inananlardandır.
Haricet b. Mes'ab der ki: “Cehm ve Mekatil bizim yanımızda fasıklardan ve facirlerden sayılır. ”
Yine der ki: “Ben hiçbir Yahudi'nin ve İslam zimmetinde olan kafirin kanını helal saymam; fakat eğer Mekatil b. Süleyman'ı hiç kimsenin görmeyeceği bir yerde yakalasaydım kesinlikle onu öldürürdüm. ”
Cevzcanî de der ki: “O alçak bir yalancıydı. ”
Amr b. Ali ise şöyle diyor: “Onun rivayet ettiği hadis terkedilir; O, yalancıdır. ”
İbni Mebbai demiştir ki: “O, hadiste yalan konuşuyor. ”
Ebu Hatem “Onun rivayet ettiği hadis terkedilir” der.
Nisaî ise onun hakkında şöyle diyor: “O, yalancıdır. Resulullah'ın (s. a. a) dilinden hadis uyduran meşhur yalancılar dört kişidir. ” (Ardından Mekatil'i de bu dört kişiden biri saydı)
Zehebi, “Ulema onu terk etme hususunda icma etmiştir” der.
[102] Mizan-ul İ'tidal, c. 4, s. 173.
[103] Siyer-u E'lam-in Vebla, c. 7, s. 201.
[104] Şezarat-uz, c. 1, s. 227.
[105] Tezhib-ut Tezhib, c. 10, s. 285.
[106] Vefeyat-ul E'yan, c. 5, s. 255.
[107] Lisan-ul Mizan -İbni Hacer Askelani- c. 6, s. 82, Beyrut -Müessest-ul E'lemî, 2. baskı.
[108] Zuefa-ul Metrukin -Darkutnî- s. 64, er-Riyaz- Mektebet-ul Muarif, 1. baskı.
[109] el- Cerh-u vet Telil -İbni Ebi Hatem, c. 8, s. 354, Hindistan -Haydarabad, 1. baskı.
[110] el-Muğnî fiz Zuefa, c. 20, s. 675.
[111] Ez-Zuefa-ul Kebir, c. 4, s. 238-241, 1833.


←←← Urve b. Zubeyr'in Rivayeti


Urve b. Zübeyr ise Emirulmüminin Ali'ye (a. s) oldukça fazla kin ve düşmanlık besleyenlerdendi; öyle ki onun yanında Hz. Ali'nin ismi anılacak olsaydı bundan dolayı inlerdi.
İskafi onu İmam Ali (a. s) hakkında çirkin haberler uyduran tabiinden saymıştır.
[112] Şerh-u İbni Ebi'l Hadid, c. 4, s. 63, Dar-u İhya-il katub-il İlmiyye. 2. baskı.
[113] el-Ğarat, Şekafî, c. 2, s. 572.


←← Tathir Ayetinin İncelenmesi


2- Tathir ayetinin, Resulullah'ın (s. a. a) eşlerine hitap eden ayetlerin arasında yer alması bakımından onların akışında olduğu iddiasına gelince; Tathir ayetindeki zamirlerle ondan önceki ve sonraki ayetlerin zamirlerinin farklı oluşu muhatapların farklı kişiler olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla Tathir ayetinden önceki ayetlerde te'nis (dişil) zamirî Resulullah'ın (s. a. a) eşlerini muhatap almakta, "Ey Nebi'nin eşleri! Sizler diğer kadınlardan biri gibi değilsiniz. "
[114] (Ahzap, 32.
[115] Ahzap, 33).
Sonra Tathir ayetinde tezkir (erkek) zamiriyle hitap edilmektedir. Eğer Tathir ayetinden maksat Resulullah'ın (s. a. a) eşleri olsaydı bu durumda önceki ayette olduğu gibi "enkunne" ve "Yutehhire kunne" şeklinde tenis (dişil) zamirle hitap edilmesi gerekirdi; bu istidlal Zeyd b. Ali b. Hüseyin'den rivayet edilmiştir.
[116] Tefsir-ul Kummî, c. 2, s. 193.

Ebu Heyyan Endülüsi kendi tefsirinde, Tathir ayetinin Resulullah'ın (s. a. a) eşlerine has olduğunu savunanlara diyor ki: “Bu doğru bir görüş değil; aksi durumda (Tathir ayetinin Arapçasında) "enkunne" ve "yutehhirekunne" (dişil Zamiri) şeklinde geçmesi gerekirdi. ”
[117] Behr-ul Muhit -Ebu Heyyan-i Endulusî- c. 7 s. 231, Beyrut-Daru-ul Fikr basımı, 2. baskı.

Kaldı ki, zamirlerin farklı oluşu Kur'an ayetlerinin akış ahengini bozmaz; çünkü Kur'an-ı Kerim'de birçok ayette bir zamir akışından diğerine geçilmiştir. Yine fasih Arapçada, Arapça şiirlerde ve sözlerde bunun birçok örneğine rastlamak mümkündür. Arapça belagat ilminde bu, bedi' çeşitlerinden biridir ve bu işe "iltifat" denir.
Tathir ayetinden bahseden rivayetleri incelediğimizde, açık bir şekilde bu ayetin Resulullah'ın (s. a. a) eşlerine hitap eden ayetlerle birlikte inmediğini, onlardan tamamen ayrı olarak belli başlı ve özel bir olayda inmiş olduğunu görürüz. Nitekim Tathir ayeti evinde inen Ümmü Seleme'nin rivayetleri de bunu ortaya koymaktadır.
[122] Müşkil-ul Asar -Tehavî- c. 1, s. 333.
[123] Müstedrek-ul Hakim, c. 3, s. 146.

Bu da Resulullah'ın (s. a. a) pak soyunun faziletlerinin her birinde insanlar arasında şüphe uyandırmaya yeminli olanların, ayetlerin akışı hususundaki delillerinin ne kadar tutarsız olduğunu ortaya koymaktadır.

←←← Tathir Ayeti Hakkında Ümmü Seleme'nin Rivayeti


3- Resulullah'ın (s. a. a) eşlerinin dilinden nakledilen birçok rivayette Tathir ayetinin kendilerini kapsamadığı açık bir şekilde vurgulanmıştır. Biz daha önce bu hususta Tirmizî'nin, Ümmü Seleme'den tahriç ettiği rivayete değindik. Bu rivayette Ümmü Seleme "Bende onlardan mıyım ya Resulullah?" diye sorunca O hazret "Sen hayır üzeresin" buyruğuyla yetiniyor.
Tahavî, Ümmü Seleme'den şöyle tahriç etmiştir: Bu ayet benim evimde indi: "Ey Ehlibeyt! Allah sizden her türlü kiri gidermeyi ve sizi tertemiz kılmayı diler. "
O sırada evimde yedi kişi vardı: Cebrail, Mikail, Ali, Fatıma, Hasan, Hüseyin -ve Resulullah (s. a. a) Ben de kapıda durmuştum. Ben Ehlibeyt'ten değil miyim? diye sordum. Resulullah (s. a. a) , "Sen hayır üzeresin; sen peygamberin eşlerindensin".
[124] Müşkil-ul Asar, -Tehavî- c. 1, s. 333.
[125] Durr-ul Mensur-Suyitî- c. 5, s. 198.

Başka bir rivayette Ümmü Seleme diyor ki, “Ben Ehlibeyt'ten değil miyim?” diye sordum. Bunun üzerine Resulullah (s. a. a) "Sen hayır üzeresin; sen peygamberin eşlerindensin" buyurdu. O sırada evde Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin vardı.
[126] Müşkil-ul Asar, c. 1, s. 334.

Hakim'in rivayetinde ise şöyle geçiyor: Resulullah (s. a. a) Zeynep'in onların arasına girmesini engelledi ve ona dedi ki "Yerinde kal; sen hayır üzeresin inşallah"
[127] el-Müstedrek-u lela's Sahiheyn, c. 2 s. 415.
[128] Esbab-un Nüzul -Vahidî- s. 203.
[129] es-Sevaik-ul Muhrika -Beyhakî- c. 5, s. 112/8409.
[130] Kifayet-ut Talib - Genci-i Şafiî s. 212, Dar-ul İhya-it Turas-i Ehlibeyt, 3. baskı

Bu gibi rivayetler ve birbirine yakın tabirlerle gelen çok sayıda diğer rivayetler Resulullah'ın (s. a. a) eşlerini "Ehlibeyt" kavramından çıkarmıştır. Resulullah'ın (s. a. a) eşleri dışında diğerlerinden nakledilen rivayetlerden de Müslim'in kendi Sahih'in'de Zeyd b. Erkam'dan naklettiği rivayeti gösterebiliriz. Bu rivayette, Resulullah'ın Ehlibeyti kimlerdir; o hazretin eşleri midir? soruluyor. Zeyd, hayır vallahi! diyor. Kadın erkeğiyle birliktedir. Erkek onu boşayınca da babasına ve kavmine döner; o hazretin Ehlibeyt aslıdır.
[131] Sahih-i Müslim, c. 4, s. 1874/37, Fezail-us Sehabe kitabı.


←← Tathir Ayeti ve Peygamberin Davranışı


4- Resulullah (s. a. a) Tathir ayetinin ailesinden, eşlerinden ve diğer Müslümanlardan olan başkaları hakkında değil, sadece Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin hakkında nazil olduğunu vurgulamak için bizzat kendisi bunu somut bir girişimle cübbesini onların üzerine örterek göstermiştir. Bu kadarla da yetinmeyerek Ehlibeyti'nin diğerleri değil, onlar olduğunu belirtmek ve onların makamının yüceliğini insanlara sergilemek için defalarca bu konuyu çeşitli şekillerde vurgulamıştır.
Ebu Hamra'nın şöyle dediği rivayet edilir: Medine'de sekiz ay Resulullah'la (s. a. a) birlikte kaldım; bu süre içerisinde o hazret bir defa bile sabah namazına giderken Ali'nin evinin önüne giderek, elini kapının iki tarafına bırakıp, "Namaz, namaz; "Ey Ehlibeyt! Allah sizden her türlü kiri gidermeyi ve sizi tertemiz kılmayı diler. " söylemeyi terk etmedi.
[132] Durr-ul Mensur -Siyati- c. 5, s. 199.
Bu da "Ehlibeyt'ine namazı emret. " ayeti indikten sonraydı
Başka bir rivayette Ebu Hamra'dan şöyle nakledilir: Resulullah'ın (s. a. a) dokuz ay boyunca her gün namaz vakitlerinde Ali. b. Ebutalip'in (a. s) evinin kapısının önünde durarak şöyle dediğine şahit olduk: "Ey Ehlibeyt! Allah'ın selamı, rahmet ve bereketleri sizin üzerinize olsun; Ey Ehlibeyt! Allah sizden her türlü kiri gidermeyi ve sizi tertemiz kılmayı diler. "
[134] Müşkil-ul Asar, -Tehavî c. 1, s. 338.

Bunun bir benzeri de İbni Abbas'tan nakledilmiştir.
[135] Durr-ul Mensur, c. 5, s. 199.
[136] Cami-ul Beyan, c. 22, s. 5-6.
[137] Tefsir-ul İbni Kesir, c. 3, s. 483.
[138] Kenz-ul ummal, c. 16, s. 257.
[139] Mecma-uz Zevaid, c. 9, s. 121.
[140] Mecma-uz Zevaid, c. 9, s. 168.
[141] Müstedrek, c. 3, s. 158.
[142] Müsned-i Teyalesî, c. 8, s. 274.
[143] Usd-ul Gabe, c. 5, s. 407.
[144] Usd-ul Gabe, c. 6, s. 78.
[145] el-Bidayet-u ve Nihaye, c. 5, s. 321.
[146] el-Bidayet-u ve Nihaye c. 8, s. 205

Heva ve hevesinden konuşmayan ve konuştuğu her şey bir vahiy olan Resulullah'ın (s. a. a) bu davranışı bir alışkanlık değildi; aksine, o hazretin davranışı, sözü ve takriri, Tathir ayetindeki Ehlibeyt kavramından gerçek kastedilenlerin kimler olduğu hususunda ilahî iradeyi bildirmekti.

←← Tathir Ayeti'ndeki Hasr Edatı


5- Tathir ayeti, Ehlibeyt'ten günah ve hatalardan ibaret olan her türlü kötülüğü gidermeyi gerektiriyor; çünkü en güçlü ‘hasr’ edatı olan "innema" kelimesiyle temizlenme ve her türlü kötülüğü giderme iradesini belirtiyor.
Zemahşeri diyor ki: Günahtan temizlenmek ondan münezzeh olmaktır.
[147] Esas-ul Belağat - Zemahşerî- "tahr" kökü, Beyrut-Dar-ul Fikr basımı.

Râzi diyor ki: -Tathir ayetindeki "li yuzhibe enkum'ur rics", sizden günahları gidermeyi diler anlamına gelir.
[148] Tefsir-ul Kebir, c. 25, s. 29.

Taberi de şöyle diyor: Ey Muhammed'in Ehlibeyti! Allah sizden her türlü kötülüğü ve fehşayı gidermeyi ve günahkârlarda olan her türlü pisliği temizlemeyi diler.
Ve yine kendi senediyle Said b. Kutade'den şöyle rivayet ediyor: "Ey Ehlibeyt! Allah sizden her türlü pisliği gidermeyi ve sizi tertemiz kılmayı diler. " ayetindekiler Allah'ın kendilerini her türlü kötülükten temizleyip rahmetine has kıldığı Ehlibeyt'tir.
[149] Tefsir-ul Taberi.
[150] c. 22, s. 5.

İbni Atiyye'den şöyle dediği rivayet edilir: -Tathir ayetinde geçen- rics isimdir; günah, azap, necisler ve noksanlıklar için kullanılır; Allah bütün bunları Ehlibeyt'ten gidermiştir.
Dolayısıyla, Tathir ayeti bu ileri gelenlerin sözleri gereğince Ehlibeyt'in masumiyetini, Allah Teala'nın onlardan günahları ve hataları giderdiğini ve her türlü günahtan temizlediğini ifade eder ve işte bu masumiyetin gereğidir.

←← Resulullah'ın Bazı Eşleri Hakkındaki Ayet ve Rivayetler


Resulullah'ın (s. a. a) hayatında ve vefatından sonra eşlerinden bazılarının gidişatı, onların günah ve hatalardan masum olma dairesinden çıktıklarını bildiriyor. Yine Allah Teala'nın onlarla ilgili olarak, "Eğer ikiniz Allah'a tövbe ederseniz" buyurması, onların günah işlediklerini gösteriyor; çünkü tövbe günahtan sonra kullanılır.
Yine, "Kalbiniz gerçekten haktan sapmıştır. " ayetiyle ilgili olarak Buhari kendi Sahih'inde, İbni Abbas'ın Ömer b. Hattab'a, Resulullah'ın (s. a. a) eşlerinden kimlerin o hazrete karşı "Eğer peygambere karşı birbirinize arka olursanız. " sorduğunu, Ömer'in ise, “Onlar, Aişe ve Hafsa'dır” şeklinde cevap verdiğini rivayet ediyor.
[155] Sahih-u Buhari, c. 6, s. 277/407.
[156] tefsir kitabı, c. 7, s. 50 (121, Nikah kitabı.
[157] Aişe ve Hafsa'nın Tathir ayetinin dışında kaldığına delalet eden, gidişatlarıyla ilgili örnekten fazlası için bkz: en-Nas vel İctihad -İmam Şerefuddin Amili- s. 413-428. Yazar bunu Cumhur’un en güvenilir kitaplarından nakletmiştir.

Zemahşerî kendi tefsirinde zikrettiğimiz Resulullah'ın (s. a. a) eşlerinden bahseden bazı ayetleri için diyor ki: "Müminlerin annelerine, yani Aişe ve Hafsa'ya bu iki temsilde ve Resulullah'ın (s. a. a) sevmediği bir şeyi yapmalarından dolayı çok şiddetli ve sert bir korkutma var; çünkü temsilde "küfr" tabiri kullanılmıştır.
[158] el-Keşşaf, c. 4, s. 571.

Ancak Resulullah'ın (s. a. a) vefatından sonra ise siyer ve tarih kitaplarında Aişe'nin Osman'a karşı tutumu, halkı onu öldürmeye kışkırtması ve onu ne'sel (Yahudi) diye adlandırması, Osman'ın ölümünden sonra halkın Ali'ye (a. s) biat ettiğini öğrenince de Osman'ın zulümle öldürüldüğünü iddia ettiği açık bir şekilde kaydedilmiştir. Bu hususta Ubeyde b. Ebu Seleme (İbni Ümmü Kellab) şöyle diyor:
Sendendir beda, sendendir gayr
Sendendir rüzgarlar sendendir yağmur
Önderi öldürmeyi sen emrettin
Ve bize, o kafir olmuş dedin
[159] Tarih-u Taberi, c. 3, s. 12, Beyrut-Dar-ul kutub-il İlmiyye, 2. Baskı.
[160] el Kâmil-u fi't Tarih -İbni Esir, c. 2, s. 313, Beyrut -Dar-ul İhya-it Turas-il Arabi, 1. baskı

Aişe daha sonra şer’i halifeye karşı kıyam etmiş, onunla savaşmak için ordu hazırlamış ve bu savaş sonucu Müslümanlardan otuz bin kişi ölmüştür.

Sonuç

[Düzenle]

Bu gibi şeyler insanı temizlik ve günahtan masum olmaktan çıkarıyor tabii ki. Özellikle bu ayette taharet iradesini teşriî iradeyle sadece Ehlibeyt'ten değil, bütün mükelleflerden her türlü kötülüğü gidermek şeklinde tefsir etmek de imkansızdır; bu lütuf ve tevfik iradesidir. Allah bunların vasıtasıyla kendisi için irade ettiği, kendi ilmiyle seçtiği, din ve hidayet meşalesini taşımaya lâyık gördüğü ve bildiğimiz ve bilmediğimiz vasıtalarla kendi lütuf ve ihsanıyla teyit ettiği kimselerdir. İşte bu nedenle buyuruyor ki: "Allah risaletini nereye bırakacağını daha iyi bilir. "
[161] Ruh-ut Teşeyyu- Abdullah Nimet- s. 424, Beyrut- el-Fikr-ul Lübnanî.

Ayetteki iradenin tekvinî irade olduğu, Allah Teala'nın ona insanlar arasında sadece Ehlibeyt'i has kıldığı ve bunu en güçlü hasır edatıyla sınırlandırdığı, tekvini iradenin ise Allah Teala'nın iradesinin irade ettiği şeye muhalif olmasının ise imkânsız olduğu söylenebilir.
[162] et-Teşeyyu -Ğureyfî-, s. 208, -Dimeşk- Dar-us Sebbağ basımı, 6. baskı.

Yukarıdaki delillerden, Tathir ayetinin Resulullah'ın (s. a. a) eşlerini kapsamadığı anlaşıldı; nitekim bu ayetin içeriği yüce makama insanların ilgisi büyük olmasına rağmen onlardan hiçbiri de bu ayetin kendileri hakkında indiğini iddia etmemiştir.
Dolayısıyla bu ayet beş Kisa ashabına hastır: Resulullah (s. a. a), Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin (as); sahih hadislerde geçen ve delillerle ispatlanan budur.

Dipnot

[Düzenle]
 
1. el-Enba bima fi kelimat-il Kur'an min Evza -Muhammed Cafer Kerbasi- s. 241-242, Necef-ul Eşref- Vifak basımı
2. Kamus-ul Muhit- Mecd-ud Din Firuzabadi- c. 3, s. 331 "Ehl" kökü, Beytrut- er-Risale müessesesi    
3. Lisan-ul Arab -İbni Menzur- c. 11, s. 28.    
4. Lisan-ul Arab -İbni Menzur- c. 11, s. 29, "ehl" kökü Kum- Edeb-ul havza.    
5. Müfredat-ur Rağıb, s. 96 "ehl" kökü, mektebet-ul Murtezeviyye basımı.    
6. Taha, 132.    
7. Hud, 46.    
8. Mufredat-ı Ragıb, s. 96, "Ehl" sözcüğü    
9. Hud, 73.    
10. Mufredat-ı Ragıb, s. 151, "Beyt"    
11. Ahzab, 33.    
12. Sahih-i Muslim, "Fezail-us Sehabe" kitabı, c. 4, 1883/2424.    
13. Süneni Tirmizi, "Tefsir" kitabı, c. 5, s. 351/3205.
14. Mesabih-us Sunen (Beğavi) , c. 4. s. 183/4796.
15. Cami-ul usul, c. 9, s. 155/6702.
16. Cami-ul usul, c. 9, s. 155/6703.
17. Cami-ul usul, c. 9, s. 155/6705.
18. Müsned-i Ahmed, c. 4 s. 107.
19. Müstedrek-ul Hakim, c. 2 s. 416.
20. Müstedrek-ul Hakim, c. 3, s. 147-148.
21. Mufredat-ı Ragıb, s. 98, "Al" sözcüğü.    
22. Lisan-ul Arab, c. 11, s. 28.    
23. Lisan-ul Arab, c. 11, s. 29, "Ehl" sözcüğü    
24. Lisan-ul Arab, c. 4, s. 538, "itret" sözcüğü.    
25. Tac-ul Urus min'el Cevahir-ul Kamus Ahmed Murtaza Zubeydi, c. 14, s. 36, "ehl" sözcüğü    
26. Mufredat-ur Ragıb, s. 29, "ehl" sözcüğü.
27. Yenabi-ul Mevedde -Kunduzi-i Hanefi- c. 3 1/281, Dar-ul usve basımı, 1. baskı.
28. Sahih-i Buhari, c. 9, 75/147, istihlaf babı, Beyrut -Alem-ul Kutub, 5. baskı.
29. Sahih-i Müslim, c. 4, s. 1883.
30. el-Mustedrek-u ala-s Sahiheyn, c. 3, s. 158/4705.
31. Sünen-ul Kubra -Beyhaki- c. 7/63
32. Tercemet-u İmam Ali (a. s) min Tarih-i Medinet-i Dimeşk, c. 2, s. 163-164/642.
33. Şevahid-ut Tenzil li Kavaid-ut Tefsil, Hakim Haskani c. 2, s. 61/682-684.
34. Mecma-u İhya-i Sekafet-il İslamyye.
35. 1. baskı
36. Umdet-ul Uyun-i Sihah-il Ahbar fi Menakıb-ı İmam-il Ebrar, İbniBitrik- 40/23, Kum- Neşr-ul İslamiyye basımı.
37. Kifayet-ul Eser Fin Ness-i ala'l Eimmet-il İsna Aşer -Ebu'l Kasım-ı Hazzaz-ir Razi- s. 156, Kum- Neşr-i İslami basımı.
38. Nur, 36.    
39. ed-Dür'ül Mensur, c. 5, s. 50.
40. Ruh-ul Meani -Alusi- c. 18, s. 174.
41. Şevahid-ut Tenzil, c. 1 s. 567-568
42. ed-Dür'ül Mensur, c. 1, s. 310.
43. Maktel-u İmam Hüseyin -Harezmi- c. 1, s. 184, Kum -Mektebet-ul Mufid basımı.
44. el-Luhuf fi katl-et Tufuf -İbniTavus- s. 10, Kum- Mektebet-ud Daveri
45. (Ahzap, 33).
46. Sahih-i Müslim, Fezail-us Sahabe kitabı, c. 4, 1883/2424.
47. Tefsir-ul Kebir, c. 8, s. 85, Al-i İmran suresinin 61. ayetinin tefsirinde.
48. Sünen-i Tirmizi, c. 5, s. 351/3205.
49. Kitab-u Tefsir, c. 5, s. 663/3787.
50. Kitab-u Tefsir, c. 5, s. 669/3871, kitab-ul Menakıb.
51. el-Müstedrek-u ala's Sahiheyn, c. 3 s. 146.
52. Müstedrek, c. ,3 s. 146- 147.
53. Müsned-i Ahmed, c. 2, s. 18.
54. Müsned-i Ahmed, c. 3, s. 285.
55. Müsned-i Ahmed, c. 3, s. 359.
56. Müsned-i Ahmed, c. 6, s. 292.
57. Müsned-i Ahmed, c. 6, s. 296.
58. Müsned-i Ahmed, c. 6, s. 298.
59. Müsned-i Ahmed, c. 6, s. 304.
60. Müsned-i Ahmed, c. 6, s. 323.
61. Taberî tefsiri, 22, 5-7 bunu on dört kanatla rivayet etmiştir.
62. Kurtubî tefsiri¸ c. 14, s. 182.
63. İbniKesir tefsiri, c. 3, s. 492-495, bunu on dokuz kanalla rivayet etmiştir.
64. Bahu-ul Muhit, c. 7, s. 228.
65. Dürr-ül Mensur, c. 5, s. 198-199
66. Feth-ul Kadir, c. 4, s. 349-350, bu kaynakta "bu Cumhurun görüşüdür. " demiştir.
67. Tefsir-i Fırat-ı Kufî, s. 121, Necef- Haydariye basımı.
68. Tefsir-i Heberî, s. 297, 311, Al-u Beyt basımı, 1. baskı.
69. Tefsir-i Tibyan, c. 8, s. 339.
70. usul-u Kâfî -Kuleynî- c. 1, s. 286, 287/1 Beyrut- Dar-ul Edva basımı, 3. baskı.
71. Kemal-ud Din ve Temam-un Ni'met- Şeyh Seduk, c. 1, s. 278/25, Neşr-i İslami müessesesi, 3. baskı.
72. Se'd-us Suud -İbniTavus- s. 31-46.
73. Nehc-ul Hak ve Keşf-us Sıdk- Allame Hilli- c. 1, s. 88, Neşr-u İslamî müessesesi, 3. baskı.
74. Sırat-ul Müstakim ilâ Müstehakkey-it Takdim -Zeynuddin-i Amili-i Nebatî, c. 1, s. 184-188, Mektebet-ul Murtezeviyye basımı, 1. baskı.
75. Ğayet-ul Meram fi ilk-il Kelam -Emedî, s. 259- Kahire.
76. Tefsir-ul Mizan -Allame Tabatabaî- c. 16, s. 311, Beyrut- Ellemi müessesesi, 2. baskı.
77. İmamiye ulemasının birçoğu teliflerinde Tathir ayetini özel bir şekilde kaydetmiştir.
78. Nehc-ul Hak, s. 173.
79. Minhac-us Sünne, c. 3, s. 4.
80. Minhac-us Sünne, c. 4, s. 20.
81. Risalet-u Fazl-i Ehlibeyt Hukukihim -İbniTeymiyye.
82. Ebu Turab Zahirî'nin taliki- s. 22, Dar-ul Kible li Sekafet-il islamiyye• Ehl-i Sünnet- Suudiyye, 1. baskı.
83. Siyer-u E'lam-in Nebla -Zehebî- c. 2, s. 122.
84. Cami-ul Beyan, c. 22, s. 7.
85. Tefsir-u İbni Kesir, c. 2, s. 483.
86. Dürr-ül Mensur, c. 5, s. 198.
87. Feth-ul Kadir, c. 4, s. 348-349.
88. Siyer-u E'lak-un Nebla, c. 8, s. 208.
89. Esbab-un Nüzul, s. 204.
90. Sevaik-ul Muhrika, s. 143.
91. Nur-ul Ebsar, s. 110.
92. Sünen-ul Kubra, c. 2 s. 150.
93. Feth-ul Kadir, c. 4, s. 350.
94. el Câmi-ul Ahkam-il Kur'an, c. 14, s. 183.
95. Mizan-ul İ'tidal fi Nekd-ir Rical-Zehebi- c. 3, s. 93-96, Kahire- Dar-ul İhya-il Kutab-il Acabiyye, 1. baskı.
96. Tehzib-ut Tehzib, c. 7, s. 263-273.
97. Tabakat-ul Kubra -İbniSa'd- c. 5, s. 287-289, Beyrut -Dar-us Sadr.
98. Şezaratuz Zeheb -Ebu Fellah Hanbeli- c. 1, s. 130, Kahire- Mektebet-ul Kadsî ez-Zuefa-ul Kebir-.
99. Akilî el-Mekkî, c. 3, s. 373-374/ 1413, Beyrut- Dar-ul İlmiyye, 1. baskı.
100. Vefeyat-ul E'yan -İbni Hallikan-, c. 3, s. 265, Kum- Menşurat-u Şerif Reziy, 2. baskı.
101. el- Muğni fiz Zuefâ -Zehebî- c. 2, s. 438-439, Suriye-Dar-ul Mearif basımı, 1. baskı.
102. Mizan-ul İ'tidal, c. 4, s. 173.
103. Siyer-u E'lam-in Vebla, c. 7, s. 201.
104. Şezarat-uz, c. 1, s. 227.
105. Tezhib-ut Tezhib, c. 10, s. 285.
106. Vefeyat-ul E'yan, c. 5, s. 255.
107. Lisan-ul Mizan -İbni Hacer Askelani- c. 6, s. 82, Beyrut -Müessest-ul E'lemî, 2. baskı.
108. Zuefa-ul Metrukin -Darkutnî- s. 64, er-Riyaz- Mektebet-ul Muarif, 1. baskı.
109. el- Cerh-u vet Telil -İbni Ebi Hatem, c. 8, s. 354, Hindistan -Haydarabad, 1. baskı.
110. el-Muğnî fiz Zuefa, c. 20, s. 675.
111. Ez-Zuefa-ul Kebir, c. 4, s. 238-241, 1833.
112. Şerh-u İbni Ebi'l Hadid, c. 4, s. 63, Dar-u İhya-il katub-il İlmiyye. 2. baskı.
113. el-Ğarat, Şekafî, c. 2, s. 572.
114. (Ahzap, 32.
115. Ahzap, 33).
116. Tefsir-ul Kummî, c. 2, s. 193.
117. Behr-ul Muhit -Ebu Heyyan-i Endulusî- c. 7 s. 231, Beyrut-Daru-ul Fikr basımı, 2. baskı.
118. Yusuf, 28.    
119. Yusuf, 29.    
120. Vakıa, 76.    
121. Münafikun, 7.    
122. Müşkil-ul Asar -Tehavî- c. 1, s. 333.
123. Müstedrek-ul Hakim, c. 3, s. 146.
124. Müşkil-ul Asar, -Tehavî- c. 1, s. 333.
125. Durr-ul Mensur-Suyitî- c. 5, s. 198.
126. Müşkil-ul Asar, c. 1, s. 334.
127. el-Müstedrek-u lela's Sahiheyn, c. 2 s. 415.
128. Esbab-un Nüzul -Vahidî- s. 203.
129. es-Sevaik-ul Muhrika -Beyhakî- c. 5, s. 112/8409.
130. Kifayet-ut Talib - Genci-i Şafiî s. 212, Dar-ul İhya-it Turas-i Ehlibeyt, 3. baskı
131. Sahih-i Müslim, c. 4, s. 1874/37, Fezail-us Sehabe kitabı.
132. Durr-ul Mensur -Siyati- c. 5, s. 199.
133. Taha, 132.    
134. Müşkil-ul Asar, -Tehavî c. 1, s. 338.
135. Durr-ul Mensur, c. 5, s. 199.
136. Cami-ul Beyan, c. 22, s. 5-6.
137. Tefsir-ul İbni Kesir, c. 3, s. 483.
138. Kenz-ul ummal, c. 16, s. 257.
139. Mecma-uz Zevaid, c. 9, s. 121.
140. Mecma-uz Zevaid, c. 9, s. 168.
141. Müstedrek, c. 3, s. 158.
142. Müsned-i Teyalesî, c. 8, s. 274.
143. Usd-ul Gabe, c. 5, s. 407.
144. Usd-ul Gabe, c. 6, s. 78.
145. el-Bidayet-u ve Nihaye, c. 5, s. 321.
146. el-Bidayet-u ve Nihaye c. 8, s. 205
147. Esas-ul Belağat - Zemahşerî- "tahr" kökü, Beyrut-Dar-ul Fikr basımı.
148. Tefsir-ul Kebir, c. 25, s. 29.
149. Tefsir-ul Taberi.
150. c. 22, s. 5.
151. Tahrim, 4.    
152. Tahrim, 4.    
153. Tahrim, 4.    
154. Tahrim, 4.    
155. Sahih-u Buhari, c. 6, s. 277/407.
156. tefsir kitabı, c. 7, s. 50 (121, Nikah kitabı.
157. Aişe ve Hafsa'nın Tathir ayetinin dışında kaldığına delalet eden, gidişatlarıyla ilgili örnekten fazlası için bkz: en-Nas vel İctihad -İmam Şerefuddin Amili- s. 413-428. Yazar bunu Cumhur’un en güvenilir kitaplarından nakletmiştir.
158. el-Keşşaf, c. 4, s. 571.
159. Tarih-u Taberi, c. 3, s. 12, Beyrut-Dar-ul kutub-il İlmiyye, 2. Baskı.
160. el Kâmil-u fi't Tarih -İbni Esir, c. 2, s. 313, Beyrut -Dar-ul İhya-it Turas-il Arabi, 1. baskı
161. Ruh-ut Teşeyyu- Abdullah Nimet- s. 424, Beyrut- el-Fikr-ul Lübnanî.
162. et-Teşeyyu -Ğureyfî-, s. 208, -Dimeşk- Dar-us Sebbağ basımı, 6. baskı.


Kaynakça

[Düzenle]
Wikifeqh Araştırma Gurubu


Bu sayfadaki kategoriler : İslam Tarihi | Kisa Hadisi | Şia İnançları | Tathir Ayeti




جعبه ابزار