Tathir Ayeti
Makaleyi PDF formatında kaydet
Tathir ayeti (Arapça: آیة التطهیر), olarak bilinen ayet
Ahzap suresinin 33.
ayetidir.
Allah Teala, bu ayette
Ehlibeyt olarak bilinen belli kişileri
tekvini iradesi ile pak kılacağını beyan etmiştir.
[Düzenle]
Bu ayetin
nüzul sebebi (iniş sebebi) hakkında
Ehli Sünnet ve
Şia kaynaklarında yetmişe aşkın
hadis nakledilmiştir. Bu hadislerin çokluğu o derecededir ki ayetin anlamı hakkındaki her türlü şüpheyi ortadan kaldırır. Özellikle bu hadislerden ayette geçen Ehlibeyt kavramından maksadın yalnızca
Hz. Peygamber (s.a.a),
Hz. Fatıma (s.a),
Hz. Ali (a.s),
Hz. Hasan (a.s) ve
Hz. Hüseyin (a.s) olduğu anlaşılır. Tathir ayeti
peygamberin hanımlarıyla ilgili ayetlerin arasında yer almış olmasına rağmen hadislerden ve diğer bir takım karinelerden anlaşılacağı üzere bu ayetteki hüküm kadınları içermez. Ayetlerde konuların bu şekilde iç içe olması ve özel dizilişi başka hükümlerde uygulanan bir yöntemdir. Nitekim
Maide suresinin 3. ayeti hakkında da
müfessirlerin de belirttiği üzere bir takım sebeplerden dolayı aynı durum söz konusudur.
Peygamber’in eşi
Ümmü Seleme şöyle der:
“Bu ayet benim evimde nazil oldu. O gün benim evimde Fatıma, Ali, Hasan ve Hüseyin bulunuyorlardı, Peygamber ayetin inmesi üzerine onları bir abanın altına alarak şöyle dedi Allah, işte bunlar benim Ehlibeytim’dir bunları her türlü pislikten uzak eyle ve pak kıl.
[Düzenle]
Burada tathir ayetiyle ilgili bazı konulara kısaca değinmekte yarar var:
Arapça anlatım kurallarına bakılırsa bu ayette iki sınırlamadan (
hasr) bahsedebiliriz, yani ayetin muhatapları belirlenmiştir ve başka birinin bu muhataplara dahil edilmesi söz konusu değildir. Birincisi ilahi iradenin her türlü pisliği gidermek ve pak kılmakta sınırlandırılışı ve ikincisi de bu paklık ve temizliğin Ehlibeyt ile sınırlandırılışı.
Bu ayette geçen Allah’ın iradesinden maksat tekvini iradedir,
teşrii irade değildir. Çünkü insanların
hidayet ve pak olmaları hakkındaki teşrii irade yalnız Ehlibeytle sınırlı değildir.
Bu ayette Ehlibeyt’ten maksadın kimler olduğuna gelince bazıları maksadın Peygamber’in eşleri olduğu noktasında ısrarcıdırlar. Bunlar "ayetin öncesinin ve sonrasının akışını nazara aldığımızda ayetin bu bölümünün de Peygamberin hanımları hakkında indiği anlaşılır," diyorlar.
Şia ve Ehli Sünnet’ten birçok müfessir bu görüşe cevap vermiştir. Bu cevap
tefsir kitaplarında genişçe işlenmiştir. Biz kısaca şöyle diyebiliriz:
Söz konusu ayette zamir, muzekker zamiri (erkek kipi) olarak gelmiştir. Oysa ki Peygamber’in hanımlarıyla ilgili zamir, müennes zamiri (kadın kipi) olarak kullanılır.
Ayetlerde konuların bu şekilde iç içe gelişi var olan bir durumdur. Örneğin Maide suresinin 3. ayetinde, dinin kamil kılınışını bildiren bölüm, yenilmesi
haram olan şeyleri bildiren bölümün içinde yer almıştır.
Tabersi şöyle diyor: “Bu şekilde açıklama yalnız buraya mahsus değildir.
Kuran’da değişik konular bu şekilde iç içe gelmiştir. Fasih Arapçanın şiir ve nesirlerinde de bunun bir çok örneği bulunmaktadır.
Diğer yandan bu ayetle ilgili olarak Ehli Sünnet’te Ümmü Seleme,
Aişe,
Ebu Said Hudri,
İbn-i Abbas,
Sevban,
Vaile b. Eska’,
Abdullah b. Ca’fer,
Ali (a. s) ,
Hasan b. Ali (a. s) yoluyla ve Şia’da da Ali (a. s) ,
İmam Zeynelabidin (a.s),
İmam Bakır (a.s),
İmam Sadık (a.s),
İmam Rıza (a.s), Ümmü Seleme,
Ebu Zer,
Ebu Leyla,
Ebu’l-Esved Dueli,
Amr b. Meymun,
Sa’d b. Vakkas yoluyla nakledilen yetmiş hadis hep aynı gerçeği ifade eder ve bu hadisler içinde bir hadis bile bu ayetin Peygamber’in hanımları ile ilgili olarak indiğini bildirmemektedir. Hatta
Urve ve
İkrime gibi bu ayetin Peygamber’in (s. a. a) hanımları ile ilgili olduğunu iddia eden kimseler de ayetin bu bölümünün kadınlarla ilgili bölümlerle birlikte indiğini söylememişlerdir.
Hakim Nişaburi (Ehl-i Sünnet’in
muhaddis önderlerinden)
el-Mustadrek ale’s-Sahiheyn adlı eserinde
Abdullah b. Ca’fer’den bu ayetin bilinen nüzul sebebi hakkındaki hadis naklettikten sonra şöyle der: Bu hadisin senedi
sahihtir. Yine
Müslim kendi
Sahih’inde ve
Beyhaki Sünen-i Kübra’da Taberi,
İbn-i Kesir ve
Suyuti kendi tefsirlerinde
TirmiziSüneninde,
Tahavi Müşkilu’l-Asar’da,
Heysemi Mecmu’z-Zevait'te ve
Ahmet Hanbel kendi
Müsnedinde, Ümmü Seleme, Vaile , Ebu Seleme, Aişe ve diğerlerinden bu ayetin nüzul sebebini nakletmişlerdir. Bu nakillere göre Peygamber (s. a. a) Ehlibeyt’in kimler olduklarını belirlemiş yani kendisi ile birlikte Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin’i abanın altına almış ve bunların Ehlibeyt olduklarını açıklamıştır.
Hatta Tirmizi, Suyuti ve Tahavi şöyle nakletmişlerdir: Ümmü Seleme diyor ki "Ehlibeyt, abanın altına girdikten sonra ben de bunlardan mıyım? diye Peygamber’e sordum, Peygamber: “Sen kendi konumundasın ve hayır üzeresin, (yani sen Ehlibeyt’ten değilsin) dedi."
Diğer bir nokta da şu ki ayette
rics (رجس) “paklık ve taharet” sözcüğü elif-lam ile birlikte gelmiştir. Bu da her türlü ricsin yani kötülük ve pisliğin Ehlibeyt’ten uzak kılındığını bildirir ve
masumiyeti gerektirir
oysa kimse Peygameber’in hanımlarının masum olduklarını iddia etmemiş yani onların her türlü günah ve yanılmadan uzak olduklarını söylememiştir.
İşte bu açıklamalara dayanarak bu ayet
Ehlibeyt İmamlarının masumluğuna delil sayılır.
Buna göre bu ayette geçen Ehlibeyt kelimesinden maksat aba altına alınan beş kişidir ve ayetteki hüküm de onlara mahsustur.
[Düzenle]
[Düzenle]
İslamquest sitesi "Tathir ayeti Kur’an’ın hangi suresindedir?" adlı makaleden 26.01.2022 tarihinde yararlanılmıştır.