Namazın Faydaları
Makaleyi PDF formatında kaydet
Namaz (Arapça: الصلاة) ,
İslam dini öğretileri içerisinde en önemli
ibadet meselelerinden biridir. Namazın aslı,
farz oluşu ve
şer’i hükümleri hem
Kuran’ı Kerim, hem de
sünnet kaynakları açısından belirlenmiştir.
[Düzenle]
Namaz, Arapçada “Salât” tabiri ile kullanılır. Salât, lügatte
dua ve ateşi körüklemek, tebrik ve övgü manalarına gelmektir.
Istılahta ise bölümleri, amelleri, şartları,
ahkamı ve felsefesi olan
Müslümanların özel ibadetine denir.
Bir grup
alime göre salâtın kökü ‘sala’ (صلاء) dır. ‘Salle’r Recul’ (O kendisini sala etti) cümlesi ‘o ibadetle kendisini
Allah’ın alevlendirdiği ateşten uzaklaştırdı’ manasına gelmektedir.
[Düzenle]
Namazın ruhu ve felsefesi Allah’ı anmaktır. Ancak bu anma
tefekküre , tefekkür de amele ulaştırmalıdır. Nitekim
İmam Sadık (a. s) ‘Allah'ı anmak, pek büyük bir şeydir’
ayetinin tefsiri hakkında şöyle buyuruyor: ‘
Helal ve
haram konusunda
Allah’ı anmaktır.’ Yani helali yerine getirirken ve haramdan sakınırken Allah göz önüne alınmalıdır.
[Düzenle]
Namaz, toplum ve bireyin üzerinde birçok faydası olan İslam’ın büyük ibadetlerinden biridir. Aşağıda bu faydalardan bazılarını getiriyoruz:
Namaz,
günahlardan temizlenme vesilesidir. Bir
hadiste şöyle gelmiştir:
Allah Resulü (s. a. a),
ashabına: ‘Birinizin evinin önünden suyu saf ve berrak olan bir ırmak geçse ve günde beş defa kendisini orada yıksa onda herhangi bir kir kalır mı?’ diye sorduğunda Ashap ‘Hayır’ diye cevap verdi. Bunun üzerine şöyle buyurdu: ‘Namazda tıpkı o akan su gibidir. İnsan ne zaman namaz kılsa iki namaz arasında yaptığı günahlar silinir gider. ’
Namaz gelecek günahların önünde bir settir. Çünkü insanda
iman ruhunu güçlendirir,
takva fidanını kalpte yeşertir. İman ve takva günahların karşısındaki en güçlü siperdir. Allah Teala bu konuda şöyle buyuruyor: ‘Oku kitaptan sana ne
vahiy edildiyse ve namaz kıl; şüphe yok ki namaz, insanı çirkin ve kötü şeylerden alıkoyar ve elbette Allah'ı anmak pek büyük bir şeydir. ’
Namaz, insanı
gafletten uyandırır. Hak yolunda gidenlerin en büyük musibeti yaratılış hedefini unutması, maddi yaşam ve geçici lezzetlere dalmasıdır. Ancak namaz her gün belli aralıklarla (beş vakitte) kılındığı için insanı daima uyarır, yaratılış hedefini hatırlatır ve dünyadaki konumunun farkına vardırır. İnsanın sabah akşam her gün birkaç kere kendisini uyaran güçlü bir vesilesinin olması büyük bir
nimettir.
Namaz
kibri ve kendini beğenmişliği giderir. Çünkü insan her gün on yedi
rekat namaz kılar ve her rekatta Allah’ın karşısında iki kere alnını toprağa koyar, kendisini Onun azametinin hatta sonsuzluğunun karşısında bir zerre, bir hiç olarak görür.
Gurur ve
bencillik perdelerini yırtar, tekebbür ve kendini üstün görme ruhunu ezer.
Nitekim
Hz. Ali (a. s) ibadetlerin felsefesini anlatan meşhur hadisinde, imandan sonra ilk ibadet olan namazın bu amaç için olduğunu söylüyor ve şöyle buyuruyor: ‘Allah imanı, insanların
şirkten kurtulması, namazı da kibirden temizlenmeleri için farz etmiştir.’
Namaz insanların kendilerini eğitmeleri,
ahlaki faziletlere ulaşmaları ve manevi
tekamüle ermeleri için bir vesiledir. Zira insanı sınırlı maddi alemden ve doğanın dört duvarının içinden çıkarıp semavi
melekut alemine davet eder,
meleklerle sırdaş olur, hiçbir vasıta olmadan kendisini Allah’ın karşısında görür ve Onunla konuşur.
Namaz insanın diğer amellerine de değer ve ruh verir. Zira namaz halis
niyet, temiz sözler,
ihlaslı ameller bütünüdür. Günde beş vakit tekrar edilen bu bütün, diğer güzel amellerin de yolunu açar, ihlas ruhunu takviye eder.
İmam Ali (a. s),
İbn Mülcem tarafından başından yaralandıktan sonra yaptığı vasiyette şöyle buyuruyor: ‘Allah için! Allah için! Namazı unutmayın! Çünkü namaz dininizin direğidir. ’
Çadırın direği yıkıldığında veya kırıldığında ipler sağlamda olsa nasıl faydası yoksa aynı şekilde dinin direği olan namaz da zarar görür veya yok olursa diğer amellerin de faydası olmaz. İmam Sadık (a. s) şöyle buyuruyor: ‘
Kıyamette kullardan sorulacak ilk şey namazdır. Namaz kabul olursa diğer amellerde kabul olur,
kabul olmazsa diğer amellerde kabul olmaz. ‘
Bunun nedeni şu olabilir: Namaz yaratılmışla yaratıcı arasındaki bağın sırrıdır. Eğer doğru olarak yerine getirilse, diğer amellerin şartı olan
gurbet (yakınlaşma) kastı ve ihlas da onda yeşerir. Yoksa diğer amellerde şüpheli olur ve değeri düşer.
Namaz insana yaşadığı çevrenin her türlü iç ve dış pislikten temizleyip sağlıklı olmasını emreder. Çünkü namaz kılanın mekanı, elbisesi, üzerinde namaz kıldığı sergi,
abdest ve
gusül aldığı su ve yer her türlü
necaset pislik, gasptan ve başkalarının hakkına tecavüz edecek şeylerden uzak olmalıdır.
Zulüm,
faiz,
gasp,
karaborsa,
rüşvet,
haram mal, başkalarının hak ve hukukuna tecavüz eden kimse nasıl kendisini namaza hazırlayabilir?
Fıkıh kitaplarında ve hadislerde namazın kabul olmasının önünde birçok engelin olduğu zikredilmiştir. Örneğin şarap içmek bunlardan biri olup bir rivayette şöyle buyuruluyor: ‘Şarap içen kimsenin namazı, eğer
tövbe etmezse kırk gün kabul olmaz. ’
Bu kabul şartlarına uyulduğunda ne kadar faydalı olacağı ortadadır.
Namaz, insanın yaşamına düzen verir. Çünkü zamanından önce ve sonra yerine getirilirse batıl olur. Yine niyet,
kıyam,
rüku,
secdeler vs. ahkam ve adaba riayet etmek, yaşamda düzenli olmayı tamamen kolaylaştırmaktadır.
[Düzenle]
İmam Ali b. Musa Rıza (a. s), namazın felsefesi hakkında kendisinden sorulan soruya şöyle cevap verdiler: ‘Namazın farz edilmesinin nedeni Allah’ın
Rububiyetini ikrar etmek, şirk ve
putperestlikle mücadele etmek, Allah’ın karşısında
huzu içinde ve
tevazunun son haddinde olmak, günahlara itiraf etmek, bağışlanma dilemek ve Allah’ı tazim etmek amacıyla her gün alnı yere koymak içindir. ’
İnsanın hep uyanık ve dikkatli olması namazın hedeflerinden bir diğeridir; namaz kılan gaflete düşmeyecek, sarhoş ve mağrur olmayacak, huzu ve
huşu içinde olacak,
din ve
dünya hayatı arasındaki itidali koruyarak varlıksal hedefine doğru ilerleyecektir.
Allah’a böyle bir yöneliş ve Onun karşısında eğilmek insanı günahlardan sakındırır,
fesada düşmesine engel olur.
[Düzenle]
Rükû, secde,
kıraat ve
tespihe namazın cismi desek, kalp huzuru, namazın hakikatine yöneliş ve Allah ile raz-u niyaz etmek de namazın ruhudur.
Huşu gerçekte tevazu,
edep ve saygıyla birlikte olan kalp huzurundan başka bir şey değildir. Böylece
müminler namaza ruhsuz bir beden olarak bakmaz, aksine bütün dikkatlerini namazın
batın ve hakikatine verirler.
[Düzenle]
[Düzenle]
İslamquest sitesi "Namazın Faydaları" makalesinden yararlanılmıştır