mahşer
Makaleyi PDF formatında kaydet
Mahşer (Arapça: یوم المحشر),
İslami öğretiler içinde yer alan ve insanın dünyevi hayatının ardından ebedi hayata geçişte hesabın, sorgulamanın ve insanın
vaat ve vait arasında konumunun belirleneceği gün ve yerin adıdır.
Kıyametin varlıksal mertebesi, nasıl tabiat âleminden ve dünyadan farklıysa ve dünyevi cismin parçalarındaki var olan değişimler, kıyametin varlığıyla farklılık arz ediyorsa, mahşer veya kıyamet yeri de tözsel varlık yönüyle yeryüzünden farklılık arz eder.
[Düzenle]
Mahşer yeri
Ayeti Kerime’de zikredildiği gibi: “Yeryüzünün bu yer ve göğün dışında bir şeye dönüştürüldüğü zaman…” mahşer yeri bu yeryüzünden farklıdır.
Allame Tabatabai (r. a) “İşte o gün, yer, kendi haberlerini anlatır. Çünkü
Rabbin ona (öyle)
vahiy etmiştir. ”
ayetinin
tefsirinde şöyle der: Senin Rabbinyere vahyetmesi ve neler olup bittiğini haber vermesini emretmesi sebebiyle yer dile gelecektir. O halde buradan yerinde şuurunun olduğu ve olup biten her şeyi anladığı; hayır ve şerri ayırıp tanıklık günü için tahammül ettiği ve kendisine konuşma izni verilecek kıyamet gününde olup biten her şeyden haber vereceği anlaşılmaktadır. Ve “Yedi gök, yer ve bunların içinde bulunanlar
Allah’ı tespih ederler. ”
Aynı şekilde “Derileri de der ki; “Bizi her şeyi konuşturan Allah konuşturdu. ”
Ayetlerinden her ne kadar biz varlıkların yaşam şeklinden habersiz olsak da hayat ve şuurun varlıkların tamamında geçerli olduğu anlaşılmaktadır.
[Düzenle]
Diğer taraftan, bu âlemdeki varlıkların tamamı hareket halindedir ve kendi mutlak
kemaline ulaşacağı güne kadar hareket ve
tekamül seyrine devam edecektir. Kuvvetten fiile doğru tekâmül seyri, varlık parçalarının tamamına hâkimdir ve gök ve yer de bunlar arasındadır. Bu ve yukarıdaki konu, yeryüzünün de tekâmül seyrine sahip olduğu hakikatini göstermektedir. Parçalardan ve zıtlardan oluşan ve yoğunlukla iç içe olan bu tabiat âlemindeki cismani dirilişte ispat edildiği gibi; insanın bedensel unsurları kıyamet gününde nurani ve bizzat canlı; bekaya mahkûm ve fesattan, hastalık ilintileri ve benzeri şeylerden uzak bir surette yaratılacaktır. Yani asli ve gayri asli parçalardan oluşan insanın yalnızca asli parçası diriltilecektir.
[Düzenle]
Bu açıklamayla, insanın yaratılacağı mekânın da o âlemle uyum içinde olacağı aydınlığa kavuşur. Yani mekân da diğer varlıkların tamamında olduğu gibi tekâmül seyrini izleyecek ve ilk yaratılışından itibaren
zıtlıkların tamamından mekân suretinde temizlenip boşalarak kendi yoğunluğunun dışına çıkacak ve ayette geldiği gibi insanların amellerine tanıklık edecektir. Kıyamet ismindeki o âlemin varlık mertebelerinin seyri, varlıksal mertebenin en yücesidir ve bu mertebede, izafi parçaların varlığı ve yoğunluğu söz konusu değildir. Sonuçta kıyamet âlemi, tabiat âleminin varlıksal kemali ve bu âlemin düzeni olacaktır. Başka bir ifadeyle “tözsel varlık”, her iki âlemin ayırıcısıdır ve bu açıdan tabiat âlimi ve dünya filizlenme, ahiret âlemi ise hayat,
idrak,
şuur sahibi olacak başka bir varlığın meyvesi konumundadır.
[Düzenle]
Allah Resulü (s. a. a) şöyle buyurmuştur: “İnsanlar mahşer günü bembeyaz ve tertemiz yeryüzünde diriltileceklerdir ve orada hiç kimse için bir alamet yoktur. ”
Yani insanı örtecek bir yapı yoktur ve gözün görmesinin engelleyecek alçaltı ve yükseltiye rastlanmaz. O yerin dünya yeri gibi olduğu düşünülmemelidir, aksine sadece isimleri aynıdır.
İbn Abbas şöyle der: “Orada ağaçlar, dağlar, dereler ve orda olan her şey yok olacak ve “Çermi Ukkaz”
gibi geniş olacaktır”. İnsanların diriltileceği o yer, kanın dökülmediği ve hiçbir günahın işlenmediği gümüş beyazlığında bir yerdir. O halde güneşi, ayı ve yıldızlarının olduğu gökyüzü ortadan kalkacaktır.
[Düzenle]
[Düzenle]
İslamquest sitesi "Mahşer Yerinin Özellikleri" makalesinden yararlanılmıştır.