Kuran'da Nübüvvet Delilleri

Makaleyi PDF formatında kaydet



Nübüvvet (Arapça: النوبة), tüm semavi dinlerin ortak inancına göre insanın hidayeti, kurtuluşu, saadeti ve yaratıcısına karşı görevlerini bilmesi ve uygulaması adına Allah tarafından gönderilen kimseleri kapsayan kavramdır. Kuran’ı Kerim’de, nübüvvetin ispatı için gerekli olan akılcı delil, mucize, hedef gibi argümanlar ayetler esasınca birçok yerde gelmiştir.


Apaçık Deliller

[Düzenle]

Bu tür ayetler, peygamberlerin (a.s) nübüvvetlerini ispat etmek için birtakım bilgi ve belgelerle geldiklerini ve insanlara bu belgeleri sunarak iddialarının gerçek olduğunu ispat ettiklerine işaret eder.
1- İnsanlar tek bir ümmetti. Allah, müjdeciler ve uyarıcılar olarak peygamberler gönderdi ve beraberlerinde, insanların anlaşmazlığa düştükleri şeyler konusunda, aralarında hüküm vermek üzere hak kitaplar indirdi. Oysa kendilerine apaçık ayetler geldikten sonra, birbirlerine karşı olan 'azgınlık ve kıskançlıkları' yüzünden anlaşmazlığa düşenler, o, (Kitap) verilenlerden başkası değildir.
2- İşte bu elçiler; bir kısmını bir kısmına üstün kıldık. Onlardan, Allah'ın kendileriyle konuştuğu ve derecelerle yükselttiği vardır. Meryem oğlu İsa'ya apaçık belgeler verdik ve O'nu Ruhu'l-Kudüs'le destekledik. Şayet Allah dileseydi, kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra, onların peşinden gelen (ümmet) ler, birbirlerini öldürmezdi.
3- 'Şüphesiz, benden önce nice elçiler, apaçık belgeler ve söylediklerinizle geldi; ……. Eğer seni yalanlarlarsa, senden önce apaçık belgeler, Zeburlar ve aydınlık kitapla gelen elçileri de yalanlamışlardır.
4- Andolsun, elçilerimiz onlara apaçık belgelerle gelmişlerdir.
[5] Maide, 32.    

5- Gerçekten, onlara elçileri apaçık belgelerle gelmişlerdi.
[6] Araf, 101.    

6- Onlara resulleri apaçık deliller getirmişlerdi.
[7] Tövbe, 70.    

7- Andolsun, sizden önceki nesilleri, resulleri kendilerine apaçık deliller getirdiği halde, zulmettikleri ve iman etmeyecek oldukları için yıkıma uğrattık.
[8] Yunus, 13.    

8- Sonra onun ardından kendi kavimlerine (başka) elçiler gönderdik; onlara apaçık belgeler getirmişlerdi.
[9] Yunus, 74.    

9- Elçileri onlara apaçık delillerle gelmişlerdi de, ellerini ağızlarına götürüp (öfkelerinden ısırdılar) …
10- Apaçık delillerle ve kitaplarla (gönderdik) ……
[11] Nahl, 44.    

11- Elçileri de, onlara açık delillerle gelmişti….
[12] Rum, 9.    

12- Andolsun, biz senden önce kendi kavimlerine elçiler gönderdik de onlara apaçık belgeler getirdiler…
[13] Rum, 47.    

13- Eğer seni yalanlıyorlarsa, senden öncekiler de yalanlandı; elçileri ise; kendilerine apaçık ayetler, sahifeler ve aydınlatıcı kitaplar getirmişlerdi.
14- Çünkü gerçekten onlar, Resulleri kendilerine apaçık belgeler getirirdi; fakat onlar inkâr ederlerdi.
15- Oysa o, size Rabbinizden apaçık belgelerle gelmiş bulunuyor.
16- (Bekçiler: ) 'Size kendi Resulleriniz açık belgelerle gelmez miydi?' dediler.
17- Resulleri kendilerine apaçık belgeler getirdiği zaman, yanlarındaki bilgi dolayısıyla sevinip-böbürlendiler de…
18- Andolsun, Biz elçilerimizi apaçık belgelerle gönderdik…
[19] Hadid, 25.    

19- Hani Meryem oğlu İsa da: 'Ey İsrailoğulları, gerçekten ben, sizin için Allah'tan gönderilmiş bir elçiyim. Benden önceki Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra ismi 'Ahmed' olan bir elçinin de müjdeleyicisiyim' demişti.
[20] Saf, 6.    

20- Bu, kendilerine apaçık belgelerle elçiler geldiği halde 'bizi bir beşer mi hidayete ulaştıracak?' demeleri ve bu yüzden inkâr edip saparak yüz çevirmeleri nedeniyledir.

Mucize

[Düzenle]

Kuran'da yer alan bir diğer ayet silsilesinde Peygamberlerin (a.s) iddialarını ve amaçlarını ispat etmek için mucize yöntemine başvurduklarını anlatır.
1- Allah, müjdeciler ve uyarıcılar olarak peygamberler gönderdi ve beraberlerinde, insanların anlaşmazlığa düştükleri şeyler konusunda, aralarında hüküm vermek üzere hak kitaplar indirdi. Oysa kendilerine apaçık ayetler geldikten sonra, birbirlerine karşı olan 'azgınlık ve kıskançlıkları' yüzünden anlaşmazlığa düşenler, o, (Kitap) verilenlerden başkası değildir.
Bazı tarihi kaynak ve terfsirlerde “Beyyinat-Apaçık ayetler” kavramından maksadın mucize olduğunu belirtmişlerdir.
2- Onlara ne zaman bir ayet gelse, derler ki: 'Allah'ın elçilerine verilenin bir benzeri bize de verilene kadar kesin olarak inanmayacağız. ' Allah, elçiliğini nereye vereceğini daha iyi bilir.
[24] Enam, 124.    

3- Andolsun, senden önce de elçiler gönderdik, onlara eşler ve çocuklar verdik. Allah'ın izni olmaksızın (hiç) bir elçiye herhangi bir ayeti (mucizeyi) getirmek olacak iş değildi.
4- Bizi ayet (mucize) ler göndermekten, öncekilerin onu yalanlamasından başka bir şey alıkoymadı. Semud'a dişi deveyi görünür (bir mucize) olarak gönderdik, fakat onlar bununla (onu boğazlamakla) zulmetmiş oldular. Oysa biz ayetleri ancak korkutmak için göndeririz.
[26] İsra, 59.    

5- 'Hayır' dediler. '' (Bunlar) Karmakarışık düşlerdir; hayır, onu kendisi uydurmuştur; hayır o bir şairdir. Böyle değilse, öncekilere gönderildiği gibi bize de bir ayet (mucize) getirsin. '
[27] Enbiya, 5.    

6- Musa, onlara apaçık ayetlerimizle geldiği zaman: 'Bu, düzüp uydurulmuş bir büyüden başkası değildir. Biz geçmiş atalarımızdan bunu işitmemiştik' dediler.
[28] Kasas, 36.    


Hidayet ve Tahaddi

[Düzenle]

Nübüvvetin amacının hidayet olduğu ve Peygamberlerin (a. s) beraberlerinde getirdikleri Tevrat, İncil ve Kuran’ın hakkında insanlarla tahaddi etmeleri (meydan okumaları), nübüvvetin bir diğer ispatıdır.
1- Fakat onlara kendi katımızdan hak geldiği zaman: 'Musa'ya verilenlerin bir benzeri buna verilmeli değil miydi?' dediler. Onlar, daha önce Musa'ya verilenleri inkar etmemişler miydi? 'İki büyü birbirine arka çıktı' dediler. Ve: 'Gerçekten biz hepsini inkar edenleriz' dediler. De ki: 'Eğer doğruysanız, bu durumda Allah katından bu ikisinden (Musa'ya indirilen Tevrat ve bana indirilen Kur'an'dan) daha doğru olan bir kitap getirin de, ona uymuş olayım. '
2- Yoksa: 'Onu kendisi uydurup-söyledi' mi diyorlar? Hayır; onlar iman etmiyorlar. Şu halde, eğer doğru söylüyor iseler, benzeri bir söz getirsinler.
3- Eğer kulumuza indirdiğimiz (Kur'an) 'den şüphe içindeyseniz, o zaman, siz de bunun benzeri bir sure getirin. Ve eğer doğru sözlüyseniz, Allah'tan başka şahitlerinizi (kendilerine güvendiğiniz yardımcılarınızı) çağırın.
4- Yoksa: 'Bunu kendisi yalan olarak uydurdu' mu diyorlar? De ki: 'Bunun benzeri olan bir sure getirin ve eğer gerçekten doğru sözlüyseniz Allah'tan başka çağırabildiklerinizi çağırın. '
[32] Yunus, 38.    


Dipnot

[Düzenle]
 
1. Bakara, 213.    
2. Bakara, 253.    
3. Âl-i İmran, 183.    
4. Âl-i İmran, 184.    
5. Maide, 32.    
6. Araf, 101.    
7. Tövbe, 70.    
8. Yunus, 13.    
9. Yunus, 74.    
10. İbrahim, 9.    
11. Nahl, 44.    
12. Rum, 9.    
13. Rum, 47.    
14. Fatır, 25.    
15. Mümin, 22.    
16. Mümin, 28.    
17. Mümin, 50.    
18. Mümin, 83.    
19. Hadid, 25.    
20. Saf, 6.    
21. Tegabün, 6.    
22. Bakara, 213.    
23. Tabersi, Fazl b. Hasan, Mecmeu’l Beyan fi Tefsiri’l Kuran, c. 2, s. 544    
24. Enam, 124.    
25. Ra’d, 38.    
26. İsra, 59.    
27. Enbiya, 5.    
28. Kasas, 36.    
29. Kasas, 48-49.    
30. Tur, 33-34.    
31. Bakara, 23.    
32. Yunus, 38.    


Kaynakça

[Düzenle]

Merkez-i Ferhenf ve Maarif-i Kuran, c. 30, s. 362, «Nübüvvetin Delilleri» adlı makaleden alınmıştır.    






جعبه ابزار