Huzeyfe b. Yeman
Makaleyi PDF formatında kaydet
Huzeyfe b. Yeman (Arapça: حذيفة بن اليمان) ,
Allah Resulü (s. a. a) zamanında
Müslüman olmuş
sahabedendir. Aynı zamanda Huseyl oğlu Huzeyfe Hz. Peygamber’in değerli dost ve yarenlerinden de biridir.
Yemanî kabilesiyle antlaşması olduğundan o “Yemanî” olarak tanınmıştır.
[Düzenle]
Medine’de doğan Huzeyfe, kabileler arası bir karışıklık sebebiyle
Mekke’ye göç etti. O, babası
Huseyl ve kardeşi Safvan’la birlikte Resulullah’ın huzuruna gelmiş ve Müslüman olmuşlardır.
Bedir Savaşı dışında (
Müşrikler bu savaşa katılmalarına engel olmuşlardır)
Uhud ve diğer savaşlarda Peygamber’in huzurunda savaşa katılmıştır. Huzeyfe’nin babası Huseyl, Uhud Savaşı’nda şehit düşmüştür.
[Düzenle]
Huzeyfe savaşlarda ve
İslam’ın ilerlemesinde etkin bir role sahipti. Onun
Hendek Savaşı’nda düşman ordusu hakkında bilgi toplaması olayı, bilinen bir fedakârlık örneğidir.
O,
Nihavend Savaşı’na katılmış, İslâm ordusunun komutanı
Numan b. Mukrin öldürülünce İslâm bayrağını taşımış ve İslâm ordusunun komutanı olarak
Hamedan,
Rey ve
Dinever’i fethetmiştir. Yine o, bir ara ikinci halife tarafından
Medain valisi olmuş, sonra ikinci halife onu Medine’ye çağırtmış ve kendisi bizzat onu karşılamıştır. Onun hiçbir mal varlığının olmadığına ve aynen gittiği gibi geri döndüğüne şahit olmuştur.
[Düzenle]
Huzeyfe’nin özellik ve faziletlerinden biri
münafıkları tanımasıydı. Peygamber (s. a. a)
Tebük Savaşı’ndan döndüğünde münafıklardan bir kısmını ona tanıtmıştır.
Bu olayın özeti şöyledir: Tebük Savaşı münafıklardan birçoğunun tanınmasına vesile olan bir savaştır. Görünürde Müslüman olan birçok kişi bu savaş meydana geldiğinde savaşa katılmaktan kaçınmışlardır. Diğer bir kısım münafıklar da
Zirar Mescidi’ni yapmaya koyulmuşlardır ve üçüncü bir gurup da Tebük Savaşı dönüşünde Peygamber’i terör edip onu öldürmeyi planlamışlardır. Tebük dönüşünde yol üzerinde bir gedik bulunuyordu. Bu yol çok dar ve tehlikeliydi ama dağların arasında derede yer alan yol genişti. Bu bölgeye vardıklarında Peygamber (s.a.a), ordunun iki dağın arasında bulunan geniş yoldan geçmesini emretmiş ve kendileri ise o dar geçitten yolunu sürdürmüştür. 12 veya 14 kişilik bir gurup olan münafıklar bu durumdan yararlanarak Peygamber’i terör etmeyi kararlaştırdılar. Bunlar Peygamber’den önce o dar geçide varıp gizlenmeyi ve Peygamber oraya varınca devesini ürküterek onu dereye yuvarlamayı kararlaştırdılar.
Huzeyfe şöyle diyor: Ben ve
Ammar, Peygamber’le birlikteydik. O dar geçide vardığımızda Peygamber (s. a. a) şöyle buyurdu:
“
Cebrail bana nazil oldu ve bir grubun bu kayaların arkasına gizlendiklerini ve benim devemi ürkütüp beni öldürmeyi planladıklarını bildirdi. Sen ilerle ve onları buradan uzaklaştır. ”
Bunun üzerine münafıklar durumu fark edip geriye çekildiler. Peygamber (s. a. a) Huzeyfe’ye “Onları tanıdın mı?” diye buyurdu. O “Hava karanlık olduğundan onları tanıyamadım” diye karşılık verdi ve Peygamber o kişilerin adlarını Huzeyfe’ye söyledi.
Huzeyfe Peygamber’in (s. a. a) ve Müminlerin Emiri Ali’nin (a. s) bildirmesi sonucu birçok münafığı tanımanın yanı sıra gelecekte vuku bulacak birçok olaylardan da haberdardı ve bazen halka bu konuda bilgi veriyordu.
[Düzenle]
Huzeyfe,
Müminlerin Emiri Ali b. Ebu Talip’e (a. s) olan sevgisinde sebat ve direniş gösteriyordu. Hz. Ali’nin (a.s) fazileti hakkında Peygamber’den birçok hadis rivayet etmiştir.
Zeyd b. Suhan anlatıyor:
Basra’daydım. Huzeyfe halka öğüt veriyor ve onları karşılaşacakları
fitneler hakkında uyarıyorlardı. Onlar “Kurtuluş yolu nedir?” dediler. O şöyle dedi: “Onunla birlikte olmak, savaşa katılmaktan ve dizleri üzere sürünmekten daha çetin olsa bile Ali’nin bulunduğu topluluğa katılın. Çünkü Resulullah’tan (s.a.a) şöyle duydum:
“Ali iyilerin komutanıdır, kötüleri öldürendir. Kim ona yardım ederse Allah ona yardım eder, kim de onu yalnız bırakırsa
Allah onu yalnız bırakır. ”
Ali b. Alkame Eyadi anlatıyor:
Hasan b. Ali (a. s) ve Ammar b. Yasir (r. a) asker toplamak için Medain’e geldiklerinde Huzeyfe hastalanmış ve ölüm zamanı yaklaşmış olmasına rağmen iki kişinin yardımıyla hareket edip halkın içine geldi ve halkı Hz. Ali’ye (a. s) yardım etmeye teşvik etti. O, halka İmam’a uymalarını tavsiye ederek şöyle diyordu: “Kendisinden başka
ilah olmayan Allah’a yemin ederim ki kim gerçek bir Müminlerin Mmirine bakmak isterse Ali b. Ebu Talip’e baksın. ”
İbn Zufer anlatıyor: “Huzeyfe can verirken onun başının ucundaydım. O hayatının son anlarını yaşıyordu ve yüzüne bir örtü çekiliydi, başımı örtünün altına sokup ona: “
Talha ve
Zübeyr ile Ali (a.s) arasında çıkan şu fitne konusunda bana ne emir veriyorsun?” O şöyle dedi: “Benim defin işini tamamlayınca hemen bineğine binip Ali b. Ebu Talip’e (a. s) katıl. Zira o hak üzeredir ve asla haktan ayrılmaz. ”
[Düzenle]
Huzeyfe, Hz. Ali’nin (a. s) hilafetinin başlangıcında, hicrî 36 yılında Hakk’a yürüdü ve Medain’de defnedildi.
[Düzenle]
[Düzenle]
ehlibeytalimleri sitesi "Huzeyfe b. Yeman" makalesinden yararlanılmıştır.