Fatıma Mushafı
Makaleyi PDF formatında kaydet
Fatıma Mushafı (Arapça: مصحف فاطمة) ,
Allah Resulünün (s. a. a) kızı ve
Ehlibeyt’in ikinci üyesi
Hz. Fatıma’ya (s. a) atfedilen ve bazı
gaybi bilgilerin yer aldığı sayfalara verilen addır. Bu konuda
Şia kaynaklarında birçok
rivayet nakledilmiştir ve aynı zamanda bazı soruların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Şia ise bu soruları akılcı ve yine
nakli delillerle cevaplamış ve Hz. Fatıma’nın (s. a) böyle bir mushafa sahip olduğu inancını beyan etmiştir.
[Düzenle]
Ciltlenmiş olarak yani iki kapak arasında toplanan her yazıma, Mushaf denir. Bu yüzden her kitaba Mushaf demek mümkündür.
İslam’ın ilk yıllarında
Kuran'ı Kerim'e de Mushaf denmiştir.
İslam kaynaklarında
Masumlara (a. s) has kılınan kitaplar zikredilmiştir ve onlar bu kitapların muhtevasından haberdardılar. Örneğin
Hz. Ali’nin (a. s) kitabı, Ali (a. s) Mushaf’ı ve Fatıma (s. a) Mushaf’ı…
[Düzenle]
Bu kaynaklarda zikrettiğimiz son kitap için Fatıma (s. a) Mushaf’ı, Sahife-i Fatıma (s. a) ve Fatıma’nın (s. a) Kitabı gibi unvanlar kullanılmıştır.
Bu konu ile ilgili birçok rivayet mevcuttur. Bu hadislerden bazıları senet yönünden zayıftır ama bazıları ise senet yönünden sahihtir. Bu nedenle, her ne kadar bu hadislerin teferruatlarında farklılık olsa da böyle bir kitabın varlığı hususu kesindir.
[Düzenle]
Peygamber Efendimizin (s. a. a) vefatından sonra, mübarek kızı babasını kaybetmesinden ötürü çok üzülüyordu. Hz. Fatıma'ya (s. a) babasının ayrılığının tahammülü çok zordu.
Muteber bir rivayette Peygamber’in (s. a. a) vefatından Hazreti Zehra’nın (s. a)
şahadetine kadar olan süreçte,
Allah tarafından görevli bir
melek teselli vermek için Peygamber’in (s. a. a) kızına nazil oluyordu. Bazı rivayetlerde bu meleğin
Cebrail (a. s) olduğu söylenir.
O, Zehra’yı (s. a) babasının berzah âlemindeki durumundan ve gelecekteki olaylardan haberdar ediyordu.
[Düzenle]
İmam Sadık’tan (a. s) şöyle nakledilir: “Allah Resulü (s. a. a) vefat ettiğinde Fatıma (s. a) babasının vefatından dolayı o kadar mahzun olmuştu ki bu gam ve hüznün şiddetini sadece Allah bilir. Bu yüzden Allah Teala, Ona (s. a) teselli vermesi ve kederini gidermesi için bir melek gönderdi. Fatıma (s. a), Ali’yi (a. s) bu konuda bilgilendirdi ve Ali (a. s) meleğin Hz. Fatma'ya ilettiği tüm o sözleri yazdı. Fatıma Mushaf’ı bu şekilde yazılmış oldu. ”
Bu ve buna benzer başka rivayetlerden bu Mushaf’ın, Peygamber’in (s. a. a) vefatından sonra İmam Ali (a. s) tarafından yazıldığı ve bir meleğin Hz. Fatıma’ya (s. a.) aktarmış olduğu bilgi ve sözlerden oluştuğu anlaşılmaktadır. Elbette önceki rivayetlere nispet daha az olan bazı rivayetlerde bu Mushaf’ın, Allah Resulü (s. a. a) zamanında yazıldığı nakledilmiştir.
Seyit Cafer Murtaza Amili (tarih alanında tanınmış muasır Şii
alimi) farklılıkların ortadan kalkması ve rivayetleri bir araya getirmek amacıyla şöyle diyor: Mushaf, Allah Resulü (s. a. a) zamanında yazılmaya başladı ve bir kısmı Peygamber'in hayatı döneminde yazıldı. Devamı ise Peygamber’in (s. a. a) vefatından sonra yazıldı.
İlahi bir meleğin Hazreti Fatıma (s. a) ile konuşması uzak bir görüş değildir. Zira Kuran'da seçkin kadınların meleklerle konuştukları açıkça beyan edilmiştir. Bu konuda Kuran şöyle buyuruyor: “Hani melekler, “Ey
Meryem! Allah seni seçti, arındırdı ve seni alemlerin kadınlarına üstün kıldı. ” dediler. ”
Oysaki Hazreti Meryem (s. a) sadece kendi zamanının kadınlarından üstündü ama Fatıma (s. a) tüm zamanlardaki kadınlardan daha üstündür.
[Düzenle]
Rivayetlerin incelenmesiyle bu kitapta şu konuların işlendiğini görüyoruz:
1- Gelecekteki olaylardan haberler.
2- Hazreti Fatma’nın (s. a) vasiyeti.
3-
Kıyamet gününe kadar, hüküm sürecek olan emirler.
4- Hazreti Fatıma’nın (s. a) soyunun başına gelecek olanlar.
5- Allah Resulünün (s. a. a) vefatından sonraki
berzah alemindeki durumu hakkında bilgi.
Burada örnek olarak bir rivayete değineceğiz: İmam Sadık (a. s) buyuruyor ki: “Şüphesiz Fatıma (s. a) , Peygamber’den (s. a. a) sonra yetmiş beş gün yaşadı. Bu müddette babasını kaybetmesinden dolayı çok kedere büründü. Bu sırada Cebrail (a. s) O’nun yanına geliyor ve Zehra’ya (s. a) teselli veriyordu. Onu sakinleştiriyor ve babasının durumundan ve yerinden haberdar ediyordu. Çocuklarının geleceği konusunda bilgiler veriyordu. Ali (a. s) ise tüm bunları yazıyordu ve Mushaf bu şekilde yazılmış oldu. ”
[Düzenle]
Bazı kimseler bu mushaf konusunu bahane ederek Şia'ya Kuran’da
tahrif olduğunu ve birtakım ayetlerin bu Mushaf'ta olduğuna inandıklarını isnat edebilirler. Bu yüzden İmamlar (a. s) bu Mushaf'ta herhangi bir Kuran ayetinin olmadığı vurgusunu yapmışlardır.
Allame Askeri şöyle yazıyor: “Bazı
Ehli Sünnet yazarları,
Ehlibeyt mektebi mensuplarına töhmet atıyor ve diyorlar ki: Onların Fatıma Mushaf'ı adında başka bir Kuran’ları var. Çünkü Fatıma’nın (s. a) kitabının adı Mushaf'tır ve
İslam’ın ilk yıllarından beri bazı
Müslümanlar Kuran’a Mushaf da demişlerdir. ”
Bu şüphenin ortadan kalkması için Ehlibeyt'ten gelen hadislere dikkat etmek yeterlidir. Onlar açıkça Fatıma Mushafı’nın Kuran'la bir alakasının olmadığını beyan buyurmuşlardır. İmam Sadık’tan (a. s) nakledilen bir hadiste şöyle diyor: “Allah’a ant olsun ki Fatıma Mushaf’ı bizim yanımızdadır ve onda Kuran’dan bir ayet dahi yoktur. ”
Uzunca bir hadiste
İmam Rıza (a. s),
imamın nişanelerini sayıyor ve buyuruyor ki: “İmamın alametlerinden birisi de Fatıma Mushafı’nın onun yanında olmasıdır. ”
Ayrıca İmam Sadık (a. s) buyuruyor ki: “
İmam Bakır (a. s) şehit olmadan önce Fatıma Mushaf’ını bana teslim etti. ”
Bu Mushaf, yazılışından sonra İmamların elindeydi ve imamlar arasında elden ele geçmiştir. Şu anda ise bu Mushaf zamanın imamı
Hazreti Mehdi'nin (a. f) yanındadır.
[Düzenle]
Birçok rivayete dayanarak Mushaf’ın Allah Resulünün (s. a. a) vefatından sonra yazıldığı anlaşılmaktadır. Buna göre, Peygamber (s. a. a) bu Mushaf’a hiç işarette bulunmamıştır. Ancak bu, Allah Resulünün (s. a. a) o Mushaf'tan haberdar olmadığı anlamına gelmez. Bizler, Peygamber’in (s. a. a) Allah’ın izni ile gelecekten haberdar olduğuna inanmaktayız. Hazret Resulullah (s. a. a) , şu anda bile Kuran ayetinin de buyurduğu gibi bütün amellere ve olaylara şahitlik etmektedir:
“Her bir ümmetten bir
şahit getirdiğimiz ve seni de onlara şahit tuttuğumuz zaman halleri nice olacak! ”
“İşte böylece, siz insanlara şahit olasınız, peygamber de size şahit olsun diye sizi aşırılıklardan uzak bir
ümmet kıldık. ”
Elbette bu kitap İmamlara özel olup İmametin nişanelerinden olduğu için halkına geneline açıklanmamıştır.
Daha önce de söylediğimiz gibi, hatta bazı rivayetlere göre Mushaf’ın bir kısmı Peygamber'in (s. a. a) zamanında yazılmıştır.
Buna ilaveten Fatıma Mushaf’ı, Kuran’ın bir bölümü olmadığı için Peygamber (s. a. a) , onu beyan etmekle muvazzaf değildi. Diğer taraftan İslam Peygamberi (s. a. a) teferruatla ilgili birçok hükmü veya Kuran'ın gelecekle ilgili ayetlerinin
tefsirini zamanı gelmediği için beyan etmemiş ve bunları İmamlara bırakmıştır.
Çünkü kendisinden sonraki masum olan mercileri yani Ehlibeyt imamlarını tanıtmakla gerçekte dinin her yönünün anlaşılmasını sağlamış ve her şeyi genel anlamda açıklamıştır. Buna binaen, Efendimizin bir konuda haber vermemesi ondan habersiz olduğuna delil sayılmaz.
[Düzenle]
[Düzenle]
İslamquest sitesi "Hz. Fatıma'nın Mushafı" makalesinden yararlanılmıştır.