Gayb
Makaleyi PDF formatında kaydet
Gayb alemi (Arapça: عالم الغیب) , görünür maddi alem ve içinde yer alan varlıkların dışında madde ötesi bir alemin varlığına ve oraya ait varlıkların olduğuna işaret eden bir konudur.
[Düzenle]
Bu nedenle öncelikle gayb kelimesinin tanımı yapılmalıdır. Ardından böyle bir alemin varlığı ve o aleme ait varlıklar hakkında bilgi verilebilir.
Gaybın tanımı hakkında şu açıklamalar yapılmaktadır:
1. Gayb insanın duyu ve idrakine sığmayan şeyden ibarettir. Mesela yüce
Allah, O’nun yüce
ayetleri ve
vahiy gibi şeyler tümüyle bizim duyularımız dışındadır.
2. Gayb gizli, saklı ve bizim bilgimiz dışında olan şeye denir.
3. Bazı
filozoflar gaybın hissedilmeyen ve işaret edilmeyen şeye dendiğini belirtmişlerdir.
4. Bazı tanımlarda da gayb aleminin soyutların (Mücerretler) aklî cevherler âlemi olduğu ifade edilmiştir.
[Düzenle]
Netice itibariyle şunlar ifade edilebilir: Gayb âlemi şahadet âleminin karşısında yer alır. Şehadet aleminde 1- mekânsal huzur (bulunma); 2- zahirî hisler nezdinde huzur; 3- fikir ve ilimde huzur; 4- marifet ve basiret makamında huzur gibi mertebeler bulunduğundan, bu mertebelerin her biri karşısında gaybda de bir mertebe mevcuttur:
Kuran’ı Kerim,
Hz. Yusuf (a. s) kıssasında buna benzer olarak şöyle buyuruyor: “Yusuf’u öldürmeyin, onu bir kuyunun dibine bırakın ki geçen kervanlardan biri onu bulup alsın. ”
Yani onu öldürmeyin, kuyunun derin/gaybî bir noktasına atın denilmektedir.
Kuran’ı Kerim,
Hz. Süleyman (a. s) kıssasında şöyle buyuruyor:
“Süleyman, kuşlara göz atıp yokladı ve şöyle dedi: “
Hüdhüd’ü niçin göremiyorum? Yoksa kayıplara mı karıştı?”
Burada Hüdhüd’ün kaybolmasından kasıt, onun göz ve duyulardan ötede olması ve kaybolmasıdır.
Kuran’ı Kerim,
Ashab-ı Kehf hakkında gaybın bu mertebesi hakkında şöyle buyuruyor:
"وَ یَقُولُونَ خَمْسَةٌ سادِسُهُمْ کَلْبُهُمْ رَجْماً بِالْغَیْبِ.... قُلِ اللَّهُ أَعْلَمُ بِما لَبِثُوا لَهُ غَیْبُ السَّماواتِ وَ الْأَرْضِ"
“Onlar üç kişidirler, dördüncüleri köpekleridir” diyecekler. Yine, “Beş kişidirler, altıncıları köpekleridir” diyecekler. Şöyle de diyecekler: “Yedi kişidirler, sekizincileri köpekleridir. ” De ki: “Onların sayısını Rabbim daha iyi bilir. Zaten onları pek az kimse bilir. O hâlde, onlar hakkında (Kuran’daki) apaçık tartışmayı aktarmaktan başka tartışmaya girme ve bunlar hakkında onlardan hiçbirine bir şey sorma. ”
Kuran’ı Kerim, bu mertebe hususunda şöyle buyuruyor:
“O, gaybı bilendir. Hiç kimseye gaybını bildirmez. ”
Yüce Allah’ın sonsuz ilmi olması nedeniyle kendisi için gaybî ve gizli bir husus yoktur ve O başkalarının bilmediği şeyleri bilmektedir. Kuran, gaybın bu mertebesi hakkında şöyle buyurmaktadır: “Gaybın anahtarları yalnızca O’nun katındadır. Onları ancak O bilir. Karada ve denizde olanı da bilir. Hiçbir yaprak düşmez ki onu bilmesin. Yerin karanlıklarında da hiçbir tane, hiçbir yaş, hiçbir kuru şey yoktur ki apaçık bir kitapta (Allah’ın bilgisi dâhilinde,
Levh-i Mahfuz’da) olmasın. ”
Bundan dolayı gayb âleminin birtakım mertebeleri olduğu ve bir şeyin, bir şahıs için gayb ve kayıp ama bir başka şahıs için ise bulunur ve var olabileceği söylenebilir. Gaybın nispî (göreceli) olması insanların kapasite farklılıklarından ve taşıdıkları var olma gücünden kaynaklanır. Bir şahıs melekûtta var olma gücü taşıyabilir ve
melekût âlemi bu şahsın yanında hazır olabilir. Böyle bir durumda melekût âlemi bu şahıs için gayb olmaz. Ancak bu melekût âlemi böyle bir aşamaya gelmemiş başka bir kimse için ise gayb olur.
[Düzenle]
Her halükarda eğer gayb âlemindeki varlıklardan kastımız soyutların aklî cevherleriyse, bu hususta birçok delilin böyle varlıkların varlık gerekliliğini açıkladığını belirtmemiz gerekir. Aşağıda bu delillerin bazılarına değineceğiz.
Yüce Allah tüm
kemallere sahiptir ve kemal sahibi varlığın izharda bulunması (gaybî varlıklar ve gayb âlemi) da kemallerden biridir. Bu yüzden böyle bir âlemin Allah tarafından yaratılması zorunludur. Bu delilin anlaşılması için birtakım noktalara dikkat etmek meseleyi daha iyi kavramaya neden olacaktır:
Yerinde ispatlandığı üzere Allah hiçbir ihtiyacı olmayan bir varlıktır ve bu yüzden tüm kemal mertebelerini taşımaktadır. Bunu kabul etmediğimiz takdirde yüce Allah taşımadığı her kemal oranınca muhtaç olacak ve muhtaç bir varlık da Tanrı olamayacaktır. Aynı şekilde şöyle de söylenmektedir: Tüm kemal mertebelerini taşıyan bir varlık hakkında farz edilen her kemal derecesi kesinlikle kendisinde tahakkuk etmiştir; yani o tüm mümkün kemalleri taşımaktadır.
Gayb âlemi madde âleminin taşımadığı birtakım kemallere sahiptir. Had, sınır ve tanım hakkındaki farklılıklar bir yana, bu âlem birtakım özelliklere sahiptir ve bu özellikler bu âlemin
madde âleminden üstün olmasına neden olmuştur. Örneğin:
1. Bu âlem madde ve istidattan yoksundur. Bundan dolayı soyutlar âleminde bulunan her şey bilfiil ve sabittir, değişmezdir ve zamandan uzaktır. (Burada bulunan) şeylerin tüm hakikati ortadadır ve tedricilik mevcut değildir. Sürekli değişim halinde bulunan madde âleminin tersinedir. Bunun için madde âlemi elle tutulur değildir. Çünkü her anda sadece eşyanın hali mevcuttur, geçmiş ve gelecek kayıptır. Madde âleminde her şey geçicidir.
2. Madde mekân, zaman, hacim ve üç boyutla sınırlıdır. Oysaki soyut varlıklar mekân, zaman, hacim ve dış boyutlarla sınırlı değildir ve her zaman ve mekânda var olabilirler. Bu meziyet ve üstünlük, madde âlemindeki birçok çelişki, şer ve sınırlılığın soyutlar âleminde olmamasına neden teşkil etmektedir.
3. Madde duyusal olarak işaret edilme, şekil, renk, bölünme, birleşme ve bir sürü çokluk kabiliyetine sahiptir. Bu çokluklar madde âleminin sınırlılığını artırmaktadır. Hâlbuki bu sınırlılıklar soyutlar âleminde mevcut değildir ve gayb âlemindeki varlıkların sınırsız olmaları da gayb âlemi için büyük bir meziyettir ve bu âlemin çok güçlü olduğunun ve de varlıksal olarak daha çok kemallere sahip bulunduğunun göstergesidir. Elbette bu manaları olduğu gibi idrak etmek çalışmak, çabalamak, tevessül etmek, varlığın kaynağına yönelmek ve değişik ilimleri öğrenmek ile hâsıl olur. Bu kavramlarla sadece hafif ve bu manalardan uzak bir koku alınabilir.
Kemalin zuhuru ve ortaya çıkartılması, diğer kemallere ek olarak ayrı bir kemaldir. Yerinde ispatlandığı üzere kemal sahibinin varlığını izhar etmesi de kemallerden biridir ve belirttiğimiz gibi O’nun için genel bir imkânla mümkün olan her şey, kendisi için farzdır. Bu yüzden böyle bir âlemin (gaybî varlıklar ve gayb âlemi) Allah tarafından yaratılması zorunludur; yani böyle bir âlemi yaratmamak bir kemale sahip olmamak demektir. Bu da Allah’ın ilahi özelliğiyle ve O’nun sonsuzluğuyla çelişmektedir.
Belirtilenlerden elde edilen netice şudur: Soyutlar âlemi bu âlemde olmayan bir takım kemal ve özelliklere sahiptir ve bu da soyutlar âleminin mutlak kâmil varlık tarafından yaratılmasını zorunlu kılmaktadır (çok açık olduğu üzere bu zorunluluk zata dayatılmaktan değil, bizzat mutlak kâmil zattan kaynaklanmaktadır). Çünkü Allah’ın kemallerinin sonsuz zuhuru, soyut ve maddî varlıklarda bulunan tüm kemallerin zuhuruna bağlıdır.
Hikmette ispat olduğu üzere soyutlar âlemi bu âlemin icat nedeni ve ilahî feyzin vasıtasıdır. O olmaksızın bu âlemin tahakkuk etmesi mümkün değildir.
Elbette bu konuların tümü, Allah’ı bu âlemden dışarı-öte bilmemiz farzına bağlıdır. Eğer Allah da soyut ve veya gayb sıfatı altında değerlendirilecek olur ve zatının künhü tüm varlıklar için bilinmez olduğundan Allah da gaybtır ve hatta gaybu’l-guyubdur
denirse, bu durumda asla bu soruya yer kalmaz; zira O’nun yokluğu tüm evrenin yok olmasına neden olacaktır.
Gizli ve aşikar olmak güzelliği artırır: Madde âleminin güzelliklerinden birisi bazı şeylerin gizli ve bazı şeylerin de aşikar olmasıdır. Birçok şey aşikâr olmaması kaydıyla güzel sayılmaktadır ve zahir olması durumunda madde âleminin güzellik ve kemaline halel getirecektir. Mesela insan bedeninin tüm uzuvları aşikâr olsaydı, insanın çehresi oldukça çirkin ve tahammül edilemez olurdu ve zahirî güzellikleri yok olurdu. Oysaki insan bedenindeki sindirim, kan dolaşımı ve görme sistemlerinin varlığı güzel sayılmakla birlikte zorunlu da addedilmektedir. Ama onların güzelliği gizli olmalarındadır. Aşikâr olmaları durumunda güzelliğe halel getirirler. Elbette bu gizli olma sadece bizim için bir örneklik teşkil eder, yoksa bedenin içi kavramsal olarak gayb sayılmaz. Aynı şekilde yaratılış âleminde de varlığı zorunlu olan ama zahir olmaları ya mümkün olmayan ya da kemalleri açısından gizli kalmaları gereken bir takım varlıklar mevcuttur.
[Düzenle]
[Düzenle]
İslamquest sitesi "Gaybi Varlıklar" makalesinden yararlanılmıştır.