kıyamet

Makaleyi PDF formatında kaydet



Kıyamet(Arapça: القیامة) , İslam’ın temel öğretilerinden biridir. Önem açısından ahiret ve kıyamet meselesi tevhid meselesinden sonra en önemli dini ve İslami meseledir ve Kuran'ı Kerim ayetlerinin üçte birinden çoğu bu hususta nazil olmuştur. Kıyameti ispat eden deliller akli ve nakli diye iki bölüme ayrılmaktadır.

İçindekiler

1 - Kıyamet Meselesi
2 - Kıyametin Tanımı Önemi
3 - Kıyametin Varlığına Deliller
       3.1 - Akli Deliller
              3.1.1 - Hikmet Delili
                     3.1.1.1 - Birinci Tarz Delil
                     3.1.1.2 - İkinci Tarz Delil
              3.1.2 - Adalet Delili
       3.2 - Nakli Deliller
              3.2.1 - Kuran’ı Kerim Ayetleri
                     3.2.1.1 - Birinci Kısım
                     3.2.1.2 - İkinci Kısım
                     3.2.1.3 - Bitkilerin Tekrar Canlanması
                     3.2.1.4 - Ashab-ı Kehf’in Uykusu
                     3.2.1.5 - Hayvanların Diriltilmesi
                     3.2.1.6 - İnsanların Bu Dünyada Tekrar Dirilmesi
                     3.2.1.7 - Ayetlerde Akli Delillere İşaret
                     3.2.1.8 - Evrenin İlk Yaratılışı
              3.2.2 - Masumlardan Rivayetler
                     3.2.2.1 - Kıyamette Güvende Olma Arzusu
                     3.2.2.2 - Kıyametteki Mutluluk Ve Sevinç
                     3.2.2.3 - Üzüntüleri Gideren Vesile
                     3.2.2.4 - Ağlayan Gözler
                     3.2.2.5 - Ebedi Nimetlere Ulaşma
4 - Netice
5 - Dipnot
6 - Kaynakça

Kıyamet Meselesi

[Düzenle]

Bu kavramın ve konunun daha iyi anlaşılabilmesi için birkaç noktaya dikkat etmek gerekmektedir:

Kıyametin Tanımı Önemi

[Düzenle]

Kıyamet, insanların ölümden sonra başka bir cihanda dirilmesi ve canlanması ve dünyevi amellerinin neticelerini görmek için amellerin muhasebesi maksadıyla ilahi adalet mahkemesine çağrılmalardır. Ahiret ve kıyamete inanmak, tevhid inancından sonra en önemli dini ve İslami meseledir. Peygamberler (a. s) Allah ile başlangıç ve kıyametten ibaret iki hakikati insanlara aşina kılmak ve onlara hatırlatmak için gelmiştir. Kuran ayetlerinin üçte birinden çoğu ahiret ve insanın ebedi yaşamıyla ilgilidir.
Kuran’ı Kerim, ahirete iman, kıyamet inancını inkâr etmenin sonuçları, ebedi nimetler, ebedi azaplar, iyi ve kötü ameller ile onların uhrevi neticeleri arasında bulunan bağ gibi kıyametin değişik boyutları hakkında izahatta bulunmuş ve değişik yöntemler ile dirilişin mümkün ve zaruri olduğunu vurgulayarak açıklamış ve inkarcıların şüphelerine cevap vermiştir. Nitekim bozgunculuk ve sapmaların kaynağının kıyamet ve diriliş gününü unutmanın veya inkar etmenin olduğu belirtilmiştir.

Kıyametin Varlığına Deliller

[Düzenle]

Bu konuda hem akli hem de nakli birçok delil mevcuttur. Bu makalede bunlardan birkaçını inceleyeceğiz.

← Akli Deliller


Akılcı yöntem ile kıyametin ispatı, hikmet delili ve adalet delili üzere kuruludur. Elbette bu iki delil tevhid inancını kabul etmeye dayanmaktadır. Tevhid meselesi ispat edilmeyene dek kıyamet meselesi de ispat edilemeyecektir.

←← Hikmet Delili


Bu delil iki farklı şekilde şekilde ifade ve beyan edilmiştir.

←←← Birinci Tarz Delil


İlahi yaratılış, hedefsiz değildir ve yaratılışın hedefi hayır ve kemal olan ilahi zata aşk duymaktır. Bu yüzden Allah Teala, hayır ve kemalin en üst düzeyde yer alacağı ve yaratıkların layık oldukları gaye ve kemallerine ulaşabileceği bir tarzda evreni yaratmıştır. İnsan ebedi bir ruha sahip olduğu için sonsuz kemallere ulaşabilir. Bu kemaller mertebe ve varlık değeri açısından maddi kemallerle mukayese edilebilecek nitelikte değildir. Eğer insan hayatı bu dünyevi hayata özgü olursa, ilahi hikmet ile bağdaşmayacaktır. Çünkü ilahi hikmet, tüm varlıkların zati kemallerine erişmesini gerektirir. Eğer kıyamet adında başka bir hayat yoksa eşyanın zati kemallerine erişmesi önünde bir engelin çıkması sonucu doğar. Oysaki bu ilahi hikmete aykırıdır.

←←← İkinci Tarz Delil


İnsanın temel güdülerinden birisi beka ve ebediyete olan sevgidir. Bu, yaratılışta ilahi el tarafından insan fıtratına konmuş, onu ebediyete yönelten ve sürekli hareket hızını artıran hareketlendirici bir güç hükmündedir. Şimdi böyle dinamik bir varlığın hareket hızının zirvesindeyken bir kaya parçasına çarptığı ve darmadağın olduğu varsayılırsa, böyle bir akıbet ve son, belirtilen hareketlendirici gücün varlığıyla nasıl bağdaşacaktır? Kesinlikle mesele bundan ibaret değildir. O halde fena ve dünyevî ölüme mahkum bu hayat dışında ancak başka bir yaşamın insanı beklemesi durumunda böyle bir fıtri meyil ilahi hikmet ile bağdaşır ve anlam kazanır.

←← Adalet Delili


Bu delilin muhtevası şudur: İnsan seçebilen muhtar (irade sahibi) bir varlıktır. Bu dünyadaki tüm insanlar iyi ve kötü işleri seçme ve yapmada özgürdür. Bu durumda bir tarafta tüm ömrünü Allah’a ibadet ederek ve O’nun kullarına hizmette bulunarak geçiren birtakım insanlar yer alır, diğer tarafta ise bireysel isteklerine ulaşmak için kendileri ve diğerlerine en kötü zulümlerde bulunan ve en çirkin günahlara bulaşan bir takım bozguncular yer alır. Esasen insanın yaratılışı, zıt eğilimler, irade ve seçme gücü ve de akli ve nakli bilgi türleri ile donatılması, değişik davranışlar için kendisine zemin hazırlanması ve bu dünyada hakikat ile batıl ve hayır ile şer gibi ikili yolların başına konmasının hedefi, kendisinin birçok sınamaya tabi tutulması, kendi irade ve tercihiyle tekamül yolunu seçmesi ve böylece seçilen amellerin neticeleri ve onların ödül ve cezalarına erişmesi içindir. Ancak biz bu dünyada iyilik yapanların ve bozgunculuk yapanların kendi amelleriyle uyuşan ödül ve cezalara ulaşmadığını ve hatta birçok bozguncunun diğerlerine nazaran daha çok imkana sahip olduğunu müşahede etmekteyiz. Esasen dünya hayatının, birçok fiili ödüllendirme ve cezalandırma kapasitesi bulunmamaktadır. Bu dünyada binlerce günahsız insanı öldürmüş bir cani bir defadan fazla kısas edilebilir mi? Böyle bir şahsın diğer suçları kesinlikle cezasız kalacaktır. Oysaki ilahi adalet en küçük iyi veya kötü bir davranışta bulunmuş herkesin kendi davranışının neticesine ulaşmasını gerektirir. O halde başka bir alemin olması icap etmekte ve ilahi adaletin tahakkuk etmesi için her ferdin ödül, ceza ve ortaya çıkan amellerin neticeleri noktasında müstahak olduğuna erişmesi gerekmektedir.

← Nakli Deliller



←← Kuran’ı Kerim Ayetleri


Ahiretin ispatı ve onu inkar edenlere karşı getirilen deliller hakkında Kuran’ı Kerim ayetleri birkaç kısma ayrılır

←←← Birinci Kısım


Bu kısımda bulunan ayetler ahireti reddeden bir delil olmadığını vurgulamaktadır. Bu ayetler inkarcıları silahsızlandırma konumundadır. Tıpkı şu ayet gibi: “Dediler ki: Dünya hayatımızdan başka hayat yoktur. Ölürüz ve yaşarız. Bizi ancak zaman yok eder. Bu hususta onların bir bilgisi yoktur. Onlar sadece zanda bulunuyorlar. ”
[5] Casiye, 24.    


←←← İkinci Kısım


Bu kısımda bulunan ayetler ahirete benzer fenomenlere işaret etmektedir.

←←← Bitkilerin Tekrar Canlanması


Kuran şöyle buyuruyor:
“Allah’ın rahmetinin eserlerine bak! Yeryüzünü ölümünden sonra nasıl diriltiyor. Şüphe yok ki O, ölüleri de elbette diriltecektir. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir. ”
[6] Rum, 50.    


←←← Ashab-ı Kehf’in Uykusu


Kuran’ı Kerim, Ashab-ı Kehf’in enteresan kıssasını naklettikten sonra şöyle buyurmaktadır: “Böylece biz, (insanları) onların hâlinden haberdar ettik ki, Allah’ın vaadinin hak olduğunu ve kıyametin gerçekleşmesinde de hiçbir şüphe olmadığını bilsinler. ”
[7] Kehf, 21.    


←←← Hayvanların Diriltilmesi


Kuran’ı Kerim’de olağanüstü bir şekilde diriltilen birkaç hayvana işaret edilmiştir. Hz. İbrahim’in (a. s) eliyle diriltilen dört kuşun diriltilmesi ve Hz. Üzeyir’in (a. s) bineğinin diriltilmesi vs. bunlardandır. Hayvanların diriltilmesi mümkün olduğuna göre insanların diriltilmesi de imkânsız olmayacaktır.

←←← İnsanların Bu Dünyada Tekrar Dirilmesi


Hz. Musa (a. s) zamanında İsrail oğullarından öldürülmüş bir şahsın kurban edilmiş bir ineğin bazı vücut parçalarının kendisine vurulmasıyla dirilmesi (bu kıssa Bakara suresinde zikredilmiştir).

←←← Ayetlerde Akli Delillere İşaret


Ahireti ispat etmek için öne sürülen adalet ve hikmet delillerine işaret eden ayetler bu kabildendir.
[11] Secde, 18    
[13] Sad, 38.    
[14] Yunus, 4.    


←←← Evrenin İlk Yaratılışı


Kuran şöyle buyurmaktadır: O, başlangıçta yaratılışı gerçekleştiren, sonra onu tekrarlayacak olandır. Bu, O’na göre (ilk yaratmadan) daha kolaydır. ”
[15] Rum, 27.    
Çölde yaşayan bir Arap, bir insana ait çürümüş kemik parçasını bulup aceleyle şehre geldi ve Allah Resulünün (s. a. a) huzuruna çıkarak ‘Kim bu çürümüş kemikleri diriltecek’ diye feryat etti. Bunun üzerine şu ayet nazil oldu: “Bir de kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek getirdi. Dedi ki: Çürümüşlerken kemikleri kim diriltecek? De ki: Onları ilk defa var eden diriltecektir. O, her yaratılmışı hakkıyla bilendir. ”

←← Masumlardan Rivayetler


Ehlibeytin (a. s) kıyamet hakkındaki rivayetleri değişik mesele ve boyutlarla ilgilidir ve onların tümü ahret ve kıyametin inkar edilemeyeceğini yansıtmaktadır. Rivayetlerde beyan edilen hususların bazıları şunlardır

←←← Kıyamette Güvende Olma Arzusu


İmam Ali (a. s) şöyle buyurmaktadır: “Allah’ım! Temiz bir kalple sana gelmenin dışında ne mal, ne servet ve ne de evlatların işe yaramayacağı o günden sana sığınırım. ”
[17] Rabbani, Hadi ve Musevi, Seyid Muhsin, Ayine-i Bedha, s. 235, h. 988, Müessese-i Ferhengi Daru’l-Hadis, 1382, Biharu’l-Envar, c. 94, s. 109’dan iktibas edilmiştir.

İmam Ali (a. s) bu rivayette temiz bir kalbe sahip olmayı kıyamette güvende olmanın aracı olarak görmektedir.

←←← Kıyametteki Mutluluk Ve Sevinç


İmam Rıza (a. s) kıyametteki sevincin etkenlerinden birisini şöyle beyan etmektedir: “Her kim Aşura’yı musibet, hüzün ve ağlama günü bilirse, Allah kıyamet gününü onun sevinç ve mutluluk günü yapar. ”
[18] Ayine-i Badha, s. 134, h. 392, Mizanu’l-Hikmet, h. 22632’den iktibas edilmiştir.
Bir başka rivayette de Allah Resulü (s. a. a) şöyle buyurmaktadır: “Kim kendi neslinden küçük yaşta bir çocuğu hoşnut ederse, Allah da kıyamet günü razı oluncaya dek ona bağışta bulunmaya devam eder. ”
[19] Ayine-i Badha, s. 95, h. 324, Mizanu’l-Hikmet, h. 22632’den iktibas edilmiştir.


←←← Üzüntüleri Gideren Vesile


İmam Rıza (a. s) şöyle buyurmaktadır: “Kim bir müminin üzüntüsünü giderirse, Allah da kıyamet günü onun gönlünden gamı giderir. ”
[20] Ayine-i Badha, s. 152, h. 572, el-Kafi, c. 2, s. 200’den iktibas edilmiştir.


←←← Ağlayan Gözler


Peygamber (s. a. a) bir rivayette Fatıma Zehra’ya (s. a) şöyle buyurmaktadır: “Ey Fatıma! Kıyamet gününde Hüseyin’in (a. s) musibetlerine ağlayan göz dışında tüm gözler ağlayacaktır. ”
[21] Ayine-i Badha, s. 135, h. 495, Biharu’l-Envar, c. 44, s. 293’ten iktibas edilmiştir.


←←← Ebedi Nimetlere Ulaşma


İmam Hüseyin (a. s) Aşura günü vefalı ashabına hitaben şöyle buyurmuştur: “Ey izzet ve onurun evlatları! Azıcık sabredin. Ölüm, geçirileceğiniz ve bu dünyanın onursuz ve zorlu yaşamı ve şartlarından Cennet ve onun daimi nimetlerine yöneleceğiniz köprüden başka bir şey değildir. ”
[22] Natıki, Muhammed, An Suy-i Merzha Ya Cihan-i Pes Az Marg, s. 63, Nesim-i İntizar, 1382, Biharu’l-Envar, c. 6, s. 155’ten iktibas edilmiştir.

Bir başka rivayette de İmam Hasan Mücteba (a. s) şöyle buyurmaktadır: “Ölüm mümine gelen en büyük sevinç ve hoşnutluktur; zira bu zor ve sorunlu diyar ve yaşamdan nimetleri bol ebedi bir yaşama doğru gitmektedir. ”
[23] Natıki, Muhammed, An Suy-i Merzha Ya Cihan-i Pes Az Marg, s. 62, Biharu’l-Envar c. 6, s. 154’ten iktibas edilmiştir.


Netice

[Düzenle]

Bunlar kıyamet inancını ispat eden ve onun birçok özelliklerini açıklayan rivayetlerin bir kısmıdır. Böylece bu sağlam deliller ile birlikte artık ahretin mümkün ve gerçek olduğuna dair hiçbir şüphe ve kuşku kalmamaktadır.

Dipnot

[Düzenle]
 
1. Misbah Yezdi, Muhammed Taki, Amuzeş-i Akaid, c. 1, s. 341, İntişarat-ı Sazman-ı Tebliğat-ı İslamî, 1374 h. ş    
2. Misbah Yezdi, Muhammed Taki, Amuzeş-i Akaid, c. 1, s. 364, İntişarat-ı Sazman-ı Tebliğat-ı İslamî, 1374 h. ş    
3. Misbah Yezdi, Muhammed Taki, Amuzeş-i Akaid, c. 1, s. 365, İntişarat-ı Sazman-ı Tebliğat-ı İslamî, 1374 h. ş    
4. Sübhani, Cafer, Muhazarat fi’l-İlahiyat, s. 399, Müessese-i İmam Sadık (a. s) , 1323 h. k    
5. Casiye, 24.    
6. Rum, 50.    
7. Kehf, 21.    
8. Bakara, 260.    
9. Bakara, 67-73.    
10. Casiye, 21-22.    
11. Secde, 18    
12. Kalem, 34-36.    
13. Sad, 38.    
14. Yunus, 4.    
15. Rum, 27.    
16. Yasin, 78-79.    
17. Rabbani, Hadi ve Musevi, Seyid Muhsin, Ayine-i Bedha, s. 235, h. 988, Müessese-i Ferhengi Daru’l-Hadis, 1382, Biharu’l-Envar, c. 94, s. 109’dan iktibas edilmiştir.
18. Ayine-i Badha, s. 134, h. 392, Mizanu’l-Hikmet, h. 22632’den iktibas edilmiştir.
19. Ayine-i Badha, s. 95, h. 324, Mizanu’l-Hikmet, h. 22632’den iktibas edilmiştir.
20. Ayine-i Badha, s. 152, h. 572, el-Kafi, c. 2, s. 200’den iktibas edilmiştir.
21. Ayine-i Badha, s. 135, h. 495, Biharu’l-Envar, c. 44, s. 293’ten iktibas edilmiştir.
22. Natıki, Muhammed, An Suy-i Merzha Ya Cihan-i Pes Az Marg, s. 63, Nesim-i İntizar, 1382, Biharu’l-Envar, c. 6, s. 155’ten iktibas edilmiştir.
23. Natıki, Muhammed, An Suy-i Merzha Ya Cihan-i Pes Az Marg, s. 62, Biharu’l-Envar c. 6, s. 154’ten iktibas edilmiştir.


Kaynakça

[Düzenle]

İslamquest sitesi "Ahiret Günü" makalesinden yararlanılmıştır    






جعبه ابزار