Vakıfiyye

Makaleyi PDF formatında kaydet



Vakıfiyye (Arapça: الواقفیة) veya Vakıfe (Arapça: الواقفة), genel anlamda İmamlar’dan (a. s) herhangi bir İmam’da duraklayan kimselere verilen addır. Ancak fırka ve mezhepleri tanıtan kitaplarda bu ad İmam Kazım’da (a. s) duraklayan kimselere has kılınmıştır.


Genel Tanımı

[Düzenle]

İmam Kazım’ın (a. s) şehadetinden sonra hicri 183 yılında, Hazret’in ashabından bir kısım İmam Kazım’ın (a. s) şahadetini inkâr ederek Onun “Mehdi” olduğu inancına kapıldılar. Bu duruma düşenlerin çoğu, İmam’ın (a. s) zindandan çıktığı ve gözlerden kaybolduğu ve günün birinde Kaim unvanıyla zuhur edeceği düşüncesine kapıldı. Vakıfiye’den diğer bir grup ise İmam’ın (a. s) vefatını kabul ettiler. Ancak Onun Kaim ve Mehdi olduğuna inanarak ileride Rec’at ve zuhur edeceğini iddia ettiler.
[2] Eş’ari Kummi, El- Makalat vel- Firak, s. 89-93.
Vakıfiye’ye ait farklı grupların ortak noktaları ise İmamet yolunda İmam Kazım’da (a. s) duraklamaları ve diğer İmamların İmametlerini kabul etmemeleridir. Bu duraklama, tarihte onların Vakıfiyye veya Vakıfe olarak anılmalarına sebep olmuştur.

Ortaya Çıkış Sebepleri

[Düzenle]

İmamiyye alimleri, Vakıfiyye’nin ortaya çıkış sebeplerinin en önemli unsurlarından birisinin servet düşkünlüğü olduğunu belirtmişlerdir. Abbasilerin, İmam Kazım’ın (a. s) cenazesine şahit olmaları için Şii büyüklerinden bazılarını hazır bulundurmalarına ve İmam’ın (a. s) mübarek cesedini 3 gün Bağdat köprüsü üstünde tutmalarına rağmen İmam’ın (a. s) vekillerinden bir kısım –ki Beyt-ül Mal’a ait büyük ölçüde mal onların elindeydi. - bu fırsattan yararlanarak, bu malları İmam Kazım’ın (a. s) meşru vasisi olan İmam Rıza’ya (a. s) vermekten kaçındılar.
[7] Şeyh Saduk, İleluş- Şerayi’, c. 1, s. 276.
[9] Şeyh Tusi, El- Gaybet, s. 213.
İmam Kazım’ın (a. s) Kufe’deki vekili Ali b. Ebu Hamza Bataini, Mısır’daki vekili Osman b. İsa ve Ziyad b. Mervan Kandi bu vekillerin en meşhurlarındandır. Görünüşte Şiilerden bazıları bu vekillere itimat etmişler ve bu fırkanın yayılmasına neden olmuşlardır. Ayrıca diğer bir kısım Şiileri de şüpheye düşürmüşler ve bu sayede “Eğer âlim fesatlık yaparsa âlem fesada gider” sözünün tanığı olmuşlardır. Vakıfiyye’nin ortaya çıkışının bir diğer önemli sebebi ise Şeyh Saduk (ö. 381 h. k.) ve Şeyh Müfid’in (ö. 413 h. k.) de değindiği bazı rivayetlerin yanlış yorumlanmasıdır.

Vakıfiyye İle Mücadele

[Düzenle]

Bu yanlış anlamalarının sebebi, belki de oluşan siyasi ortam sebebiyle İmam Sadık’ın (a. s) Kaim’in kıyam etmesi ve gaybet gibi konulara diğer imamlardan daha çok değinmesi ve bu yöndeki açıklamaları olmuştur. İmam Sadık’tan (a. s) nakledilen İmam Kazım (a. s) hakkındaki bazı rivayetler, Hasan b. Hasan’ın İmam Kazım’a (a. s) “Acaba siz Kaim misiniz?” sorusunu sormasına neden oldu. İmam Kazım (a. s) ise cevaben şöyle buyurdu: “Bütün imamlar, imameti kendisinden sonrakine ulaştırana kadar kendi zamanlarında İmamet emrine Kaim’dirler. Benim de yardımcım (benden sonraki vasim) oğlum Ali’dir. ”
[20] Şeyh Tusi, El-Gaybet, s. 27 ve 28
Bu şekilde İmam Kazım (a. s) , kendisinin Kaim oluşunu reddetti. Vakıfiler bu alanda güçlerini artırmak için yalan hadisler yazmaya başladılar.
[22] Ez-Ziynet, s. 233
Hatta İmam Kazım’ın (a. s) yakın ashabından olan ve İmam Rıza’nın (a. s) imameti taraftarı olan Yunus b. Abdurrahman ve Saffan b. Yahya’ya İmam Rıza’yı (a. s) terk etmeleri ve Vakıfiye’yi tenkit etmemeleri karşılığında yüklü bir servet vermeyi önerdiler.
İmam Rıza (a. s) onlarla karşılıklı münazaralarda bulundu ve gösterdiği kerametlerle Vakıfiler’den bazılarını kendi tarafına çekmeyi başardı.
[25] Usul’u-Kafi, c. 1, s. 335-355 (10 ve 12. Hadis.
[26] Şeyh Tusi, El-Gaybet, s. 47 ve 48.
[27] Nasıri, El-Vakıfiye, c. 1, s. 149-173.
[28] Şeyh Saduk, Uyun-i Ahbari Rıza (a. s.) , c. 1, s. 252.
Meysem Tammar’ın torunu Ali ibn İsmail, Yunus b. Abdurrahman ve diğer Şii mütekellimler de onlarla münazara ederek oluşan şüphelere cevap verdiler.
Vakıfiye, Gaybeti Suğra’nın sonlarına kadar veya hicri 350nin sonlarına kadar Şii camiası içinde varlıklarını sürdürdüler
[30] Nubahti, Firakuş-Şia kitabında ve Ebu Hatem Razi Ez-Ziynet kitabında o zaman –hicri 300 yılları- onlara Memture denildiğini belirtmiştir. Ama Şeyh Saduk ve Şeyh Müfid, kitaplarında Vakıfiye’nin tamamen ortadan kalktığı yönünde bahsetmişlerdir.
ama zamanla İmamiye veya diğer fırkalara katıldılar.

Vakıfiye’nin Büyükleri

[Düzenle]

Şeyh Tusi, İmam Kazım’ın (a. s) ashabından 52 kişiyi Vakıfî unvanıyla zikretmiştir. Ama Vakıfiye’nin teyidi için kitap yazanlardan Ebu Muhammed Ali b. Ahmet Alevi’yi
[32] Rical kitaplarında Onun adına rastlanmamıştır.
de onlardan sayabiliriz ki Şeyh Tusi, El-Gaybet kitabında Ona ait Fi Nusretil-Vakıfe’den rivayet naklederek tenkit etmiştir. Ali b. Hasan Tateri Kufi, Hasan b. Ali ibni Ebu Hamza Bataini ve Hasan ibni Muhammed b. Sema’eh de Vakıfiye görüşlerini teyit eden kitaplar yazan diğer şahsiyetlerdir.
Keşşi, Necaşi, Şeyh Tusi ve diğerleri gibi İmamiye mektebinin rical bilimcileri, Vakıfiler’in çoğunu muteber saymışlar ve onlara ait fıkıh ve diğer alanlardaki kitaplardan rivayet nakletmişlerdir. Vakıfiye hakkında onlara ait hiçbir kelam kitabının elimize ulaşmadığını ve kaybolduklarını söyleyebiliriz.

Vakıfiye İnançları

[Düzenle]

Mezhep bilimcileri, kitaplarında Vakıfiye hakkında imamların sayısındaki ihtilaflar ve İmam Kazım’ın (a. s) Mehdiliğinden başka hiçbir akide zikretmemişlerdir. Bu sebepten dolayı Vakıfiye’nin İmamiye mektebiyle görüş ayrılığı, imamların sayısında ve Mehdi’nin kim olduğu konusundadır.

Vakıfiyye'nin Tenkidi

[Düzenle]

Onların inançlarının tenkidi hususunda şunu söylemeliyiz; Vakıfiler, gözlerini bilerek veya bilmeyerek birçok rivayete kapatmışlardır. Hazreti Resul-i Ekrem’den (s. a. a) gelen ve ümmetin halifelerinin 12 kişi olacağına dair rivayeti imamiye Şiileri ve Ehli Sünnet büyüklerinden bir kısmı nakletmişlerdir.
[41] Bu konuda: Muntehabul-Eser, s. 10-64 (Şia ve Ehli Sünnet’ten yaklaşık 600 rivayet)
Bu mütevatir rivayetlerde, imamların sayısı dokuz değil on ikidir. Ehli Sünnet ve Şii kaynaklardan nakledilen birçok rivayete göre Mehdi (a. f) , İmam Hüseyin’in (a. s) dokuzuncu neslinden
[42] Muntehabul-Eser, s. 65-97
olmasına karşılık İmam Kazım (a. s) , dördüncü nesildendir. Şii ve Ehli Sünnet’ten nakledilen rivayetlere göre, Hazreti Resul (s. a. a) şöyle buyuruyor: “Mehdi benim adaşımdır
[43] Muntehabul-Eser, s. 182-185
” ama İmam Kazım’ın (a. s) adı Musa’dır. Rivayetlere göre, Hazreti Mehdi’nin (a. f) künyesi Ebu-l Kasım’dır ama İmam Kazım’ın (a. s) künyesi Ebu-l Hasan’dır. Buna göre birkaç zayıf hadisten faydalanarak, yanlış algılamalarla mütevatir rivayetleri bir kenara koymak doğru bir davranış değildir.

Dipnot

[Düzenle]
 
1. Nevbahti, Firakuş-Şia, s. 80-84.    
2. Eş’ari Kummi, El- Makalat vel- Firak, s. 89-93.
3. Şeyh Müfid, El- Fusulul-Muhtareh, s. 313-315    
4. Şeyh Müfid, El- İrşad, c. 2, s. 242 ve 243.    
5. Şeyh Saduk, Uyuni Ahbari Rıza (a. s.) , c. 2, s. 92-96.    
6. Şeyh Saduk, Kemalud-Din ve Tamamun- Ni’met, s. 37-40    
7. Şeyh Saduk, İleluş- Şerayi’, c. 1, s. 276.
8. Şeyh Tusi, El- Gaybet, s. 42-43.    
9. Şeyh Tusi, El- Gaybet, s. 213.
10. Şeyh Tusi, İhtiyaru Marifet'ir- Rical, s. 405    
11. Mu’cemu Rical'il- Hadis, c. 7, s. 277    
12. Mu’cemu Ricalul- Hadis, c. 12, s. 131.    
13. Tusteri, Kamusur- Rical, c. 4, s. 513-519.    
14. Tusteri, Kamusur- Rical, c. 7, s. 268-277.    
15. Tusteri, Kamusur- Rical, c. 7, s. 162-169.    
16. El-Fusulul-Muhtare, s. 313 ve 314.    
17. Şeyh Saduk, Uyun-i Ahbari Rıza (a. s.) , c. 2, s. 97-99    
18. Mu’cemu Ehadis’il- İmam'il- Mehdi, c. 3, s. 347-506.    
19. Mu’cemu Ehadis’il- İmamul- Mehdi, c. 4, s. 5-129    
20. Şeyh Tusi, El-Gaybet, s. 27 ve 28
21. Firakuş-Şia, s. 82.    
22. Ez-Ziynet, s. 233
23. Ricali-Neccaşi, s. 197-198.    
24. Ricali-Neccaşi, s. 446-448    
25. Usul’u-Kafi, c. 1, s. 335-355 (10 ve 12. Hadis.
26. Şeyh Tusi, El-Gaybet, s. 47 ve 48.
27. Nasıri, El-Vakıfiye, c. 1, s. 149-173.
28. Şeyh Saduk, Uyun-i Ahbari Rıza (a. s.) , c. 1, s. 252.
29. Firakuş-Şia, s. 82    
30. Nubahti, Firakuş-Şia kitabında ve Ebu Hatem Razi Ez-Ziynet kitabında o zaman –hicri 300 yılları- onlara Memture denildiğini belirtmiştir. Ama Şeyh Saduk ve Şeyh Müfid, kitaplarında Vakıfiye’nin tamamen ortadan kalktığı yönünde bahsetmişlerdir.
31. Ricali-Tusi, s. 354-366    
32. Rical kitaplarında Onun adına rastlanmamıştır.
33. El-Gaybet, s. 43    
34. Şeyh Tusi, El-Fihrist, s. 156.    
35. Ricali-Necaşi, s. 254 ve 255    
36. Ricali-neccaşi, s. 36 ve 37    
37. Ricali-neccaşi, s. 40-42    
38. Şehristani, Milel ve Nihel, c. 1, s. 197.    
39. Eş’ari, Makalatul-İslamîyyin, s. 28 ve 29.    
40. Bağdadi, El-Farku Beynel-Firak, s. 38-39    
41. Bu konuda: Muntehabul-Eser, s. 10-64 (Şia ve Ehli Sünnet’ten yaklaşık 600 rivayet)
42. Muntehabul-Eser, s. 65-97
43. Muntehabul-Eser, s. 182-185


Kaynakça

[Düzenle]




جعبه ابزار