Emeviler Döneminde Şiilik
Makaleyi PDF formatında kaydet
Emeviler dönemi,
İslam tarihinin en kanlı ve
Müslüman halka
zulmün İslam topraklarının her tarafını sardığı bir dönem olup, bu dönemde
Allah Resulü (s.a.a) ve
Ehlibeyti'nin (a.s) takipçileri olan
Şiiler şiddetli baskı, zorluk,
katliam,
işkence vb. durumlara maruz kalmışlardır.
[Düzenle]
Muaviye,
hilafeti [Padişah [|padişahlığa]] dönüştürerek
saltanatlık sistemini kurdu ve bunu Peygamber’in (s. a. a)
Kisra ve
Kayser modelini örnek vererek meşru hale getirmeye çalıştı.
Muaviye, en çok Şiîlerden özellikle
İmam Ali (a. s) ve Ehlibeyt’in nüfuzu altındaki
Irak Şiîlerinden gelebilecek tehlikenin farkındaydı. Bu yüzden tüm gücünü
Alevi geleneklerini ortadan kaldırmak için harcadı. Bu dönemde Muaviye, halkın zihninde İmam Ali’nin (a. s) hatırası, anıları, yolu ve meramının silinmesi isteğiyle yetinmeyip halkın kalbinde İmam Ali’ye (a. s) karşı nefret duygusunun oluşmasını ve O’ndan uzaklaşmalarını arzuluyordu.
Bu nedenle, ilk olarak
hutbelerde ve
minberlerde İmam Ali’ye (a. s)
lanet okutulmasını emretmiş ve İmam (a. s) hakkında onu yeren ve kötüleyen uydurma
hadisler yazdırmış ve yaymıştır. Ali’nin (a. s)
faziletlerinin gölgede kalması için diğer halifeler hakkında onları öven, faziletlerini sayan birçok uydurma sözler türetmiştir. İmam Ali’ye (a. s) küfür ve kötü söz söylemenin kendisine yakınlığın bir nişanesi olduğunu belirtmiş ve biat edenlerden Ali’ye (a. s) lanet etmeleri şartını koşmuştur. Muaviye, tüm bu işlerinde bazı sahabelerden de yardım almıştır.
Muaviye ayrıca, sık sık Şiîlere zorluklar çıkarmıştır.
İmam Hasan’ın (a. s) şehadeti, Onun alçakça kurduğu tuzakla gerçekleşmiştir. “
Turabiye”
gibi bazı lakap ve unvanlarla Şiîleri alçaltmaya ve hakir görmeye çalışmış ve
Busr b. İrtah,
Sufyan b. Afv ve
Zehhak b. Kays gibi kan dökücü kimseleri
Medine,
Mekke,
Yemen ve diğer şehirlere göndererek “Ali Şiası’ndan kimi bulsalar öldürsünler”.
emrini vermiştir: Busr b. İrtah,
Hemdan kabilesine saldırarak erkekleri öldürdü ve kadın ve çocukları ise esir aldı.
Kufe’de,
Muğiyre b. Şu’be hâkimiyeti döneminde muhaliflerle barışçıl şekilde mücadele veriliyordu, ama Onun ölümüyle birlikte
Ziyat b. Ebihi (hicri 49 veya 50) iş başına geldi ve tüm Şiîleri şiddetle ezmeye başladı.
O, nerede Şii görse ve bulsa öldürüyor ve Şiîleri, İmam Ali’ye (a. s) kötü söz söyletmek için
mescitlerde topluyordu.
Basra’da da aynı şekilde Şii öldürme peşindeydi.
[Düzenle]
Şiîler, Muaviye’den sonra da rahat bir nefes almadı; hatta bundan daha da kötüsü yaşandı.
Kerbela olayı ile Şiî tarihinin en büyük trajedisi yaşandı.
İmam Hüseyin (a. s) , oğulları ve
ashabı şehit edildi. Peygamber’in (s. a. a) ve Ali’nin (a. s) çocukları ve torunları olan haremi esir edildi. Bu hadise,
Ümeyye oğulları için utanç verici bir leke olmakla beraber, tarihte her zaman
Şia için bir iftihar tablosu ve onların ve Ehlibeyt’in hakkaniyetini ortaya koyan bir olay olmuştur. Bu olayın en önemli sonuçlarından birisi ise Şia tarihinin diğerlerinden kesin bir şekilde ayrılması olmuş ve bu sayede Şiilik, kendi hüviyetini açıkça ortaya koymuştur. İmam Hüseyin’in (a. s) ashabı
İmametin, Ali (a. s) ve oğullarına ait olduğunu kanlarıyla imzalamışlardır.
Şiilik’in yazgısı aynı şekilde zorlukla geçiyordu.
İmam Seccad (a. s) 34 yıllık imameti boyunca onca zorluk ve inziva içerisinde her şeye sıfırdan başladı; zira Şiilerin birçoğu öldürülmüştü. Dahası Ehlibeyt neslinin neredeyse tamamı Kerbela’da katledilmiş ve Şia ve Ehlibeyt neslinin kesilmesi ve izmihlali ciddileşmişti.
Bu dönemde Şiiler, hem Ümeyye oğulları tarafından ve hem de
Zübeyriler tarafından ezilmekteydi.
Haccac ibn Yusuf Sakafi, Irak valisi oldu ve ilk işi Şiileri ortadan kaldırmak oldu.
İmam Seccad (a. s) , bazı kişileri özel bir şekilde eğitme ve terbiye etme yolu ile ve hadis nakli ile Şiilik ve Ehlibeyt’in gerçek yolunu korumaya çalıştı.
İmam Seccad (a. s) , İmamet çizgisinin İmam Hüseyin’den (a. s) kendisi ile ve kendisinden sonra da oğlu
İmam Bakır (a. s) ile devam edeceğini ashabına anlatıyordu.
İmam Seccad (a. s) her şekliyle Şiiliği koruma, hatta yayılmasını sağlama ve bu korkunç ve ürkütücü dönemden sıyrılmasını sağlama konusunda başarılı oldu.
[Düzenle]
Şiîlik’in varlığı tüm o baskılara rağmen ortadan kalkmadı aksine genişledi ve yayıldı. İmam Seccad (a. s) döneminde Kufe kökenli bir grup
Eş’ari muhaciri Şiîler,
Kum şehrini Şiilik’in önemli bir merkezi haline getirdiler. Şia merkezini, Ehlibeyt İmamları ile olan irtibatlarını övgüye layık bir şekilde korudular ve hiçbir zaman ayrılık ve
nifaka duçar olmadılar. Bu olay, Şiilik’in
İran’ın doğusunda ve diğer bölgelerde nüfuzunun başlangıcı oldu ve sonuçta 10. asırda tüm İran’ı sardı.
[Düzenle]
İmam Bakır (a. s) , babasının şahadetinden sonra hicri 94te imamet makamına ulaştı ve ele geçen fırsatları “Şii İmameti”, “İmamın Vasıfları” ve “
Nass Meselesi” gibi konularda en iyi şekilde değerlendirdi. İmam Bakır (a. s) tüm çabasını İslam öğretilerini Ehlibeyt’in
tefsiri ile Şiilere ulaştırmada harcadı. Bu yolda
kelam,
fıkıh ve hadis alanlarında İmamiye mektebinin eminlerinden sayılan
Zurare b. A’yan,
Muhammed b. Müslim,
Ebu Basir Esedi,
Fuzeyl b. Yessar ve… gibi büyük şahsiyetler yetiştirmiştir.
[Düzenle]
İmam Sadık (a. s) da aynı yolu takip etti. İmam Sadık’ın (a. s) ilmi çalışmaları ışığında diğer mektep ve mezheplerin çekiciliği ortadan kalktı. İmam (a. s) , kendi zamanlarının en güçlü âlimleri olan
Muhammed b. Numan (Mümin-i Tag adıyla meşhurdur) ,
Hişam ibn Hakem,
Ali b. İsmail,
Bekr b. A’yan ve
Eban b. Teğleb gibi ilim adamı öğrenciler yetiştirmiştir.
[Düzenle]
[Düzenle]
Wikifeqh Araştırma Gurubu