Teslis İnancı
Makaleyi PDF formatında kaydet
Teslis (Arapça: التثلیث) ,
Hıristiyanlığın temel inançlarından biridir ve bu inanç esasınca bir
tanrı üç şahısta yani baba, oğul (
İsa Mesih’te tecessüm etmiştir) ve
kutsal ruhtur. Bu üçü bir zata sahiptir, ama birbirlerinden ayrıdırlar.
[Düzenle]
Hıristiyanların
eski ahit ve
yeni ahdi içeren iki
kutsal kitabı, yüce Tanrının bir olduğuna delalet etmekte ve teslise hiçbir yer vermemektedir. Eski ahitte şöyle yazar: “
Yehova’nın Tanrı olduğunu ve O’ndan başka kimsenin olmadığını bilmen için bu sana zahir oldu” (Tesniye, 4: 35). Yeni ahitte de şöyle yazılıdır: “Tanrı birdir” (Timutaus’un başı, 2: 5). İlk Hıristiyanlar teslise hiç inanmamaktaydı ve onlar Mesih’i Tanrının
peygamberi ve O’nun seçilmişi bilmekteydi.
Ebyuniler, Hıristiyanlığın ilk çağlarında yaşamış olan Hıristiyanlar olup İsa’yı (a.s)
Meryem’in oğlu olan salt bir insan bilmekteydiler.
Aynı şekilde tarihçilerin geneli, kutsal kitabın hiçbir yerde açıkça teslisi beyan etmediği hususunda ortak görüş taşımaktadır.
İlyade Ansiklopedisi teslis hakkında şöyle yazmaktadır: … Kutsal kitapta teslisi ispat eden bir
ayet bulmak
kilise için ciddi bir krize yol açmıştır. Hıristiyan alimler de
tevhide vurguda bulunmuş ve onu beyan etmeye koyulmuşlardır. Şamlı
Yuhanna şöyle demektedir: “Kutsal kitaba inananlar Tanrının birliğinde şüphe duymazlar. ”
Yeni Britannica Ansiklopedisi şöyle yazmaktadır: Ne teslis kavramı ve ne de ona açıkça
iman etmek yeni ahitte yer almamaktadır.
Tevrat’ın tanrısının tek tanrı olduğu hatırlatılmalıdır. Bu kitapta her şeyden çok Tanrının bir olduğuna vurguda bulunulmuştur.
On emrin ikinci emri şudur: “Senin benden başka
ilahların olmasın. ” (Çıkış Kitabı, 3: 20). Aynı şekilde şöyle denilmiştir: Tanrı ancak odur ve onun bir başka benzeri yoktur (İkinci Kitap, 4: 35 ve 39). O’ndan başka hiçbir Tanrı yoktur (İkinci Kitap, 4: 35 ve 39). Ey
İsrail oğulları dinleyin: Var olan tek Tanrı, bizim Tanrımızdır; siz O’nu tüm kalp, can ve gücünüzle sevmelisiniz. (İkinci Kitap, 4: 6).
Musa’nın tanrısı göğün ve yerin tanrısıdır. (Yaratılış Kitabı, 1: 1). O, istediği her şeyi yapmaya kadirdir. (Çıkış Kitabı, bap: 15).
Hıristiyanların ve din araştırmacılarının inancına göre, eşanlamlı
İnciller (
Matta,
Markos,
Luka) ,
Yuhanna İncilinden birkaç on yıl önce yazılmıştır. Yuhanna İncili yaklaşık M. 100 yılında yazılmıştır; yani
Povlos’un ölümünden otuz yıl sonra kaleme alınmıştır. Povlos’un inancı halka egemen olduğu dönemde yazılmıştır. Bir taraftan eşanlamlı üç İncil arasında ve diğer taraftan da Yuhanna İncilinde muhteva açısından kısa bir mukayesede bulunmayla, eşanlamlı İncillerin
Hz. İsa (a. s) hakkında pek aşırılığa kaçmadığı görülecektir. Ama Yuhanna İncilinde baştan sona dek Hz. İsa’nın
uluhiyeti gibi konular mevcuttur. Örneğin
Yahudilerin İsa’ya muhalefet etmelerinin sebebinin onun kendisini Tanrı addetmesiydi, diye belirtmektedir. (Yuhanna 10: 31-38). Bu İnciller aynı şekilde Hz. İsa’nın
namaz,
ibadet ve Tanrıya
dua edişini nakletmiştir. Özellikle kendisi tutuklanmadan önce birkaç merhalede Tanrıya yakarmıştır. Matta (27: 46) ve Markos (15: 34) İncillerinde şöyle yer almaktadır: “Tanrım neden beni terk ettin?”
[Düzenle]
Bununla birlikte bazı Hıristiyanlar, kutsal kitaptan kendi görüşlerince teslisi beyan eden birtakım deliller dile getirmektedirler. Ancak belirtilen pasajları inceleme ve irdelemeyle onların yeterli derecede açık olmadığı ve teslisi ispat etmeyi başaramadığı gözlemlenmektedir. Konunun aydınlanması için özetle bu delillerin bazılarına işaret ediyoruz:
Bazı Hıristiyanlar teslis mefhumunun köklerinin yeni ahitte gözlemlendiğini ve Matta İncilinin sonundaki
vaftiz hakkının verilmesi tabirinin (onları baba, oğul ve kutsal ruh adına vaftiz edin) bunu açıkça belirttiğine inanmaktadır.
Cevap: Yeni ahit yazarları, Tanrıyı baba olarak adlandırmayı adet edinmiştir ve bu ıstılah Yahudilikten gelmedir. İncillerin naklettiği üzere, İsa kendi öğrencilerine dualarında Tanrıya semavi baba olarak seslenmelerini öğretmiştir. (Matta 6: 9). Aynı şekilde İsa şöyle söylemiştir: “Babamın ve babanızın, Tanrımın ve Tanrımızın yanına gidiyorum. ” (Yuhanna 20: 17).
Kutsal kitapta Tanrı bazı yerlerde çoğul olarak anılmıştır veya çoğul zamiriyle “uluhim” şeklinde zikredilmiştir. Hıristiyanlar bu ayetlerden Tanrının kesinlikle birden çok olduğu ve bu yüzden çoğul kipi kullanıldığını söylemektedir. Örnek: “Tanrı, "İnsanı kendi suretimizde, kendimize benzer yaratalım" dedi, "Denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, evcil hayvanlara, sürüngenlere, yeryüzünün tümüne egemen olsun" (Yaratılış, 1: 26). Sonra, "Adem iyiyle kötüyü bilmekle bizlerden biri gibi oldu" dedi, "Artık yaşam ağacına uzanıp meyve almasına, yiyip ölümsüz olmasına izin verilmemeli. " (Yaratılış 3: 22). "Gelin, aşağı inip dillerini karıştıralım ki, birbirlerini anlamasınlar. " (Yaratılış 7: 11). Sonra Rab'bin sesini işittim: "Kimi göndereyim? Bizim için kim gidecek?" diyordu. "Ben! Beni gönder" dedim. ” (Yeşaya 6: 8).
Cevap: Hikaye yazarları ve dilbilimciler, bu tabirlerdeki çoğul ifadeleri saygı çoğulu olarak adlandırmaktadır. Nitekim biz de örf içinde kullanımlarda bu dil tarzından yararlanmaktayız. Hatta kutsal kitabın bazı yerlerinde de bu saygı ve vurgu çoğuluna rastlamaktayız. Bu örneğin bir numunesini
İbranicedeki Adenom kavramının beyler manasında Yaratılış 24: 9, 10 ve 51’de
İbrahim’e hitaben, Yaratılış 39: 2, 3, 7 ve 8’de
Potifar’a hitaben, Yaratılış 42: 30, 33; 44: 8) ,
Yusuf’a hitaben, Yaratılış 40: 1’de (Firavun) , 2. Samuel 11: 9; 1’de, 1. Krallar 1: 11, 33, 43, 47’de (
Davud) ve diğer örneklerde gözlemlemek mümkündür. Odnim’in gerçek çoğul anlamıyla (beyler) kullanılışını örnek olarak Yaratılış 19: 2, Emsal 25: 13 ve Yeşaya 26: 13’te görebilirsiniz. Bu örneklerde bu kavram çoğul için kullanılmıştır ve bu hususlar bir olan gerçek Tanrı için “uluhim” kavramının kullanılışının yaygın bir kullanış olduğunu açıkça göstermektedir.
Buna verilecek diğer bir cevap da şudur: Uluhim kavramının çoğul olarak adlandırılmasının nedeni, ilahi gücün kemalini ve başka bir ifadeyle Tanrı tarafından ortaya konan güçlerin toplamını belirginleştirmek içindir.
Hıristiyanların teslisi ispat etmek için kutsal kitaptan alıntıladıkları ayetlerden birisi de şudur: Gökte tanık olanlar üç kişidir: Baba, kelime ve kutsal ruh. Bu üç kişi birdir. (Yuhanna 5: 7).
Cevap: Bu ayet sadece bazı
Latin nüshalarında mevcuttur ve kutsal kitabın yazıldığı
Yunanca nüshalarda mevcut değildir. Bugün bu ayet kutsal kitabın asıl metninden silinmiştir ve
Katolik kilisesinin Latince tercümesinde bile bulunmamaktadır. Teslisin varlığına dair açık bir ifadenin olmayışı ve İsa’nın ilahlığıyla ilgili tabirlerin sınırlı ve mücmel olması, Hıristiyanları onun hakkında “Tanrının Oğlu” ıstılahını genişletmeye ve bu ıstılahı mecazi manadan hakiki manaya dönüştürmeye itmiştir.
[Düzenle]
Elbette onlar üç asır boyunca İsa’nın uluhiyeti hakkında görüş ayrılığına düşmüştür. Dördüncü asırda
Aryus adındaki seçkin bir
piskopos İsa’nın uluhiyeti aleyhine ayaklanınca ve mücadele büyüyünce, ilk Hıristiyan kayser
Konstantin’in çağrısıyla üç yüz piskopos küçük
Asya’nın Nikye şehrinde M. 325 yılında bir konsey oluşturdu. Bu konseyde İsa’nın uluhiyeti görüşü kahir ekseriyetle kabul edildi ve Aryus’un görüşü reddedildi.
Nikye Kanunu olarak meşhur olan bu konseyin kararında İsa hakkında şöyle okumaktayız: İsa Mesih, Tanrının oğludur, babanın evladıdır ve babanın zatından olan yegane evlattır. Tanrı Tanrıdan, nur nurdan ve gerçek Tanrı gerçek Tanrıdandır ki doğmuştur, yaratılmamıştır… O, biz insanlar ve bizim kurtuluşumuz için gelmiş ve tecessüm etmiştir… Onun bir zamanda olmadığını veya mevcut olmadan önce olmadığını veyahut yokluktan meydana geldiğini söyleyen ve kendisinin başka bir zat veya cinsten olduğunu veya Tanrının oğlunun yaratıldığını ve değişim ve dönüşüme uğrayabileceğini ikrar edene lanet olsun.
[Düzenle]
Belirtilen inanç manzumesi esasınca teslise inanmak Hıristiyanlığın doğru usullerinden biri sayılmasına rağmen, her zaman teslis inancına karşı çıkan kimseler var olagelmiştir. 1600 yılında “
Üniteryenizm” adlı bir ekol ortaya çıktı ve bu ekol taraftarları teslise inanmayı reddetti; zira onlar teslise inanmanın
Yunan filozoflarının eksik görüşlerinin inançları tedvin ederken etkili olmasının sonucu olarak değerlendirmekteydi.
Üniteryenizm hareketinin önderi,
Michael Cerritos adında
İspanyalı bir şahıstı ve o yeni ahdi dikkatlice okuduktan sonra, Nikye inanç manzumesi esasınca tüm Hıristiyanlar için kesin bir usul olan teslis meselesinin bu sayfalarda olmadığı neticesine ulaştı ve bu inancın Katolik kilisesinin mahsulü unvanında salt küfür ve geçersiz olduğuna inandı. O, 1531 yılında “Teslis Hataları Hakkında” adlı bir risale yayınladı. Neticede kendisi küfür ve
ateizm ithamıyla yakıldı. He ne kadar o ortadan kaldırılsa da teslise muhalif Hıristiyan cemaatler ortaya çıktı. Elbette bu cemaatler şiddetlice
Protestan ve Katoliklerin saldırılarına maruz kaldı. Bu inanç takipçileri içinde bulunduğumuz asırda da henüz yaşamaktadırlar.
[Düzenle]
[Düzenle]
İslamquest sitesi "Hıristiyanlarda Teslis İnancı" makalesinden yararlanılmıştır.