hikmet sıfatı
Makaleyi PDF formatında kaydet
Hikmet sıfatı (Arapça: الحکمة) ,
İslam öğretilerinde alemin
yaratılışı, bekası, idare ve tedbiri, alemde gerçekleşen olaylar vs. meseleler üzerinde bahsedilen ve
Allah’ın hekim bir varlık olduğu beyan edilen ilahi sıfatlardan biridir. Bilgeler ve
mütekellimler Allah’ı ispat etmek için bir takım yollar belirlemişlerdir. Akli deliller ve evreni incelemek bu yöntemlerden sayılır. Bu kanıtlarda yaratılışın beyhude olmasının reddi ve evrenin düzen içinde bir hedefe doğru hareketi esasınca Allah’ın hikmet sahibi olduğu ispat edilmektedir.
[Düzenle]
Allah’ın sıfatlarını kavramak her ne kadar hissedilir şeyleri idrak etmeyle mukayese edilmese de onları öğrenmek imkânsız ve ulaşılmaz bir konu değildir. Bu nedenle, bilge ve mütekellimler Allah’ın sıfatlarını tanımak ve ispatlamak için bize bir takım yol ve yöntemler belirlemişlerdir. Bu yöntemlerden faydalanmak, kesinlikle bizi istenen neticeye ulaştıracaktır. Biz konuya değinirken bu yöntemlere işaret edeceğiz.
[Düzenle]
Asıl konu olan Allah’ın hikmet sahibi olduğunu ispat etmeden önce, meseleyi daha iyi anlamada bize yardımcı olacak birtakım noktalara değinmemiz yerinde olacaktır.
Allah Teala
muhtaç bir varlık değildir. Bildiğiniz gibi muhtaç olmak,
mümkün varlıkların özelliklerindendir; zira mümkün varlıklar yaratılmada ve bekada
nedene (yaratan neden ve bekayı sağlayan neden) ihtiyaç duyar. Lakin varlığın Allah için zorunlu olduğu ispatlandıktan ve O’ndan imkan hususunun reddinden sonra kendisi hakkında her türlü eksiklik de geçersiz olur.
Allah Teala çirkin ve abes bir fiil işlemez. Bu hususu ispat etmek için birkaç delile işaret edilebilir.
Yüce Allah kötü fiil işlemek istemez ve kötü fiil işlemek istemeyen veya zorunlu bir şeyi ihlal etmek istemeyen her failin kötü fiil işlemesi imkansız olur. O halde Allah’ın kötü fiil işlemesi veya zorunlu bir şeyi ihlal etmesi
muhaldir.
Kötü fiil işleyen bir şahıs aşağıdaki istek ve dürtülerden birini taşır:
1. Eğer birey laubali ve korkusuz olursa; yani başkalarının kınamasından çekinmez,
Cehennem azabından korkmaz ve iyi bir insan olmaya kendini adamazsa bu gerçekleşir. Böyle bir istek yüce Allah’ın zatında bulunmaz; zira yüce Allah abes ile iştigal etmez.
2. Eğer bir insan
cahil ve bilgisiz olursa; yani kötü işin çirkinlik ve kötülüğünden haberdar olmaz ise böyle bir işe girişebilir. Bu husus da Allah hakkında geçersizdir; zira yüce Allah
mutlak ilim sahibidir ve hiçbir şey O’ndan saklı değildir.
3. İnsan bazen işin kötü olduğunu bilir, lakin duyduğu bir ihtiyaç onu bu kötü işi yapmaya yönlendirir. Tıpkı
şarap içmeye mecbur kalan bir şahıs gibi. Bu husus da yüce Allah hakkında geçerli değildir; zira yüce Allah mutlak anlamda
ganidir ve O’nun hiçbir şeye ihtiyaç duyması söz konusu değildir.
4. Bazen insan kötü işi tanır ama bunu yapmaya mecbur kalır. Bir zalimin, insanı mecbur kılması bunun bir örneğidir. Bu konu da Allah hakkında geçersizdir; zira ondan daha üstün bir güç ve kudret bulunmaz. Dolayısıyla hiç kimse O’nu mecbur kılamaz. Yüce Allah istediği ve dilediği her şeyi evrende gerçekleştirir. O halde yüce Allah kötü bir fiil işlemeyi veya zorunlu bir hususu ihlal etmeyi istemez.
Yüce Allah özgür bir faildir ve özgür bir fail bir işi yapmaya güç taşımayana ve onu yapma isteği taşımayana dek tam neden sayılmaz ve tam neden sayılmadığı müddetçe onun fiili gerçekleştirmesi imkânsız olur. Kötü fiili gerçekleştirme bağlamında her ne kadar etkili olan güç hususu mevcut olsa da diğer bir husus olan isteme meselesi mevcut değildir. Bundan dolayı Allah’ın kötü fiilde bulunması muhaldir. Bu mesele kötü işlere yöneliktir, lakin iyi ve maslahat taşıyan işler bağlamında yüce Allah hem
kudret hem de istek sahibidir.
[Düzenle]
Hikmet sözlükte
adalet ve
yakîn anlamlarında kullanılır. Sözlük açısından hikmet sahibi; işleri ve fiillerini yapmada üstün yakîn sahibi olan kimseye denir.
Hikmet ıstılahta da iki anlamda kullanılır:
1. Eşyanın hakikatlerini olduğu şekilde bilmek.
2. Bir fiili en güzel, mükemmel ve tüm varlığın maslahatına uygun şekilde yapmaktır. Bu anlamda yüce Allah her iki anlamda da hikmet sahibidir; zira O’nun eşyaya dönük bilgisi en mükemmel bilgidir ve fiilleri de kesin ve yakînliğin zirvesindedir.
Allah’ın hikmet sıfatı sahibi olduğunu ispat eden deliller birkaç türlüdür:
Hikmetin anlamlarından biri, failin fiillerinin makul ve mantıklı bir gaye taşımasıdır. Belirli bir maksat ve hedef için yapılmayan her fiil, tüm akıllı insanlar nezdinde abes ve beyhude sayılır. Abes fiil ise akıllı insanlar nezdinde çirkin sayılır ve daha önce de ispat edildiği üzere Allah’ın çirkin bir işte bulunması muhaldir. O halde yüce Allah’ın abes bir iş ile uğraşması mümkün değildir.
‘Yüce Allah’ın fiillerinin gayesi vardır’ dendiğinde, gayenin yüce Allah’ın zatına dönmesi kastedilmemektedir; zira belirtildiği gibi yüce Allah mükemmeldir ve bu fiillere muhtaç değildir. Gerçekte bu gayeler yaratıklara döner. Bunun daha detaylı açıklaması şudur:
Bazen bir fail bir iş yaptığında gaye bizzat kendine döner ve bazen de fail başkalarına fayda sağlamak için bir işe girişir. Eğer gaye birinci türden olursa bu mükemmelleşme gayesi sayılır ve yüce Allah için olumsuz sayılır; zira bu, failin eksikliğinin ve noksanlığının göstergesidir ve yüce Allah bundan münezzehtir. Lakin ikinci türden olursa bu mükemmelliktir ve failin mükemmelliğinden kaynaklanır.
Yüce Allah bir dizi sıfata sahiptir ve biz bu sıfatları
cemal ve
celal sıfatları olarak biliriz.
Alim olmak,
kadir olmak ve
hayır istemek bu kabildendir. Bundan dolayı bu sıfatlar ile nitelenen bir varlıktan en üstün ve bilgece bir düzenin türemesi gerekir. Aksi takdirde yüce Allah’ın bu sıfatları taşımadığını söylemek gerekir. Oysaki mesele böyle değildir ve yüce Allah sürekli bu sıfatlar ile nitelenmektedir.
Yüce Allah, her zaman insanları evren ve kendileri hakkında düşünmeye davet etmekte ve bu hususu idrak ve bilgi elde etmenin yollarından biri olarak değerlendirmektedir.
Bu hususta şöyle söylemek gerekir:
Fiil faile delalet ettiği gibi onun özelliklerine de delalet eder; yani bir şeyin özelliklerini gözlemledikten sonra failinin sıfatlarına ulaşabiliriz. Gerçekte eserden eser sahibine ulaşmak imkan dahilindedir. Evreni ve evrenin içindeki fenomenleri gözlemleyerek ve düşünerek onun tüm parçaları arasındaki mükemmellik, düzen ve ince bağlantıları açıkça gözlemlemek mümkündür. Fenomenleri gözlemlemek ve değişik açılardan varlık mecmuasının parçaları arasında bulunan farklılıklara rağmen onların bir gaye üzere mükemmelleşme seyrini izlemek
, bizi güç ve hikmet sahibi alim bir yaratıcıya yöneltir.
Hayattaki çeşitlilik yüce Allah’ın hikmet, ilim ve kudretinin başka bir göstergedir. Hayatın tümünün hedef ve gayesi olan genel bir hedefin var olmasına karşın her şey de kendi için bir hedef taşır ve ona ulaşmak için gerçekte yaratılmıştır. Lakin diğer şeylerle birlikte mükemmelleşme yolunu kat eder. Örneğin yeryüzü yağmur ile dirilir. Su ve yeryüzü bilinen şeylerdir, lakin bu su vasıtasıyla yeryüzünde biten bitki belirli bir renk, tat ve fayda taşır ve de kendi yaratılışında takip ettiği hedef açısından da diğer bitkilerden farklılık arz eder. Her bitki belirli bir hedef için meydana gelir ve diğer bitki türleri ile mükemmelleşme yolunu kat eder.
[Düzenle]
Bundan dolayı akli deliller ve diğer destekleyici hususları göz önünde bulundurarak şöyle söylemek gerekir: Yüce Allah’ın hikmeti, varlıkları layık oldukları yetkinliğe ulaştırmak anlamına gelir. Aynı şekilde Allah’ın hikmet sahibi olması da O’nun zatının değil, fiilinin gaye taşımasıdır. Gerçekte her yaratığın hikmeti, kendi zatında taşıdığı gayedir ve ‘Allah hikmet sahibidir’ dediğimizde bunun anlamı O’nun varlıkları doğal-tabii gayelerine doğru sevk etmesidir.
[Düzenle]
[Düzenle]
İslamquest "Allah'ın Hikmet Sıfatı" makalesinden yararlanılmıştır