İncil'in Tahrifi
Makaleyi PDF formatında kaydet
İncil (Arapça: الانجیل) ,
semavi kitaplardan biridir ve
Hz. İsa’nın (a. s) göklere çekilmesinin ardından
tahrif edilmiştir.
[Düzenle]
Tevrat ve
İncil’in tahrif edilmesi ve
dinde ortaya çıkan
bidat,
ehl-i kitaptan bir gurubun (alimlerin) vesilesi ile gerçekleşmiştir.
Kuran’ı Kerim, bu hakikati açık şekilde beyan etmiştir:
Onlardan bir grup, kitapta olmayanı ondan sanasınız diye kitabı okurken dillerini eğip bükerler ve
Allah katından olmadığı halde, “Bu Allah katındandır” derler. Onlar bile bile Allah hakkında yalan uydurmaktadırlar.
[Düzenle]
Merhum
Tabersi,
Mecmeu’l Beyan Tefsiri’nde şöyle nakleder: Bu ayet birtakım
Yahudi alim hakkında nazil olmuştur. Onlar, Tevrat’ın aslında
İslam Peygamberi (s. a. a) hakkında yer alan bilgileri kendi elleriyle değiştirmişler ve bunu da Allah’a isnat etmişlerdir.
Ebu’l Futuh Razi, kendi eserinde
Kaab b. Eşref,
Hayy b Ahtab ve bazı diğer Yahudi alimlerin isimlerini bu konuda zikretmiştir.
[Düzenle]
Yine bu ayetin başında ehl-i kitap alimlerinin yaptığı bazı rezaletlere değinir ve buyurur ki:
Onlardan bir grup, kitapta olmayanı ondan sanasınız diye kitabı okurken dillerini eğip bükerler ve Allah katından olmadığı halde, “Bu Allah katındandır” derler.
Ayette geçen “يَلْوُ۫نَ” yamultmak ve eğip bükmek demektir. Bu tabir ilahi cümlelerin tahrifi için kullanılan bir kinayedir. Yahudi alimler, Tevrat’ı okurken ne zaman Hz. Muhammed’in (s. a. a) vasıfları hakkında olan bir bilgiye denk gelseler, o esnada bu bilgiyi değiştirirlerdi. Bu işte öylesine yetenekliydiler ki dinleyenler, alimlerin dilinden dökülenlerin ilahi cümleler olduğunu düşünürlerdi.
Yahudi alimler bununla da yetinmeyip açıkça şöyle derlerdi: “Bunlar Allah tarafından nazil olan cümlelerdir. ” Halbuki bu sözlerin hiçbiri Allah’tan değildi.
Kuran’ı Kerim, onların bu yaptıklarının bir yanlışlık üzere değil bizzat Allah’a yalan isnat etmek üzere yapıldığını ve onların bunu bilerek ve farkındalıkla yaptıklarını ifade eder. ”Onlar bile bile Allah hakkında yalan uydurmaktadırlar”
Tüm bunların sebebi o alimlerin maddi çıkarlarını tehlikede görmeleriydi. Bu sebeple her türlü günahı işleyebiliyorlardı. Halbuki düşünce mekanizmalarını biraz yüceltip niyetlerinde
ihlaslı olsalardı Allah Teala da onların hem maddi hem de manevi hayatlarını temin ederdi.
Ayrıca bu ayetten ve daha önceki ayetlerden sapkın alimlerin ve bilim adamlarının bir
ümmet ve millet için önemli tehlikesi açıklığa kavuşturulmuştur. Zira bu şiddetli
azap vaadi, alimlerin konumlarının önemi ve yoldan çıkmaları halinde karşılaşacakları tehlikeleri gözler önüne sermektedir.
[Düzenle]
[Düzenle]
Merkez-i Ferheng ve Maarif’i Kuran, c. 5, s. 120, “İncil’in Tahrifi” adlı makaleden alınmıştır.